Yayın Tarihi:29 10 2009 00:15(1581)

 

Cumhuriyet

 

Türk Eğitim-Sen İlçe Temsilciliği Eğitim, Kültür ve Sanat Sekreteri Osman Kuş Cumhuriyet Bayramı münasebetiyle bir açıklama gönderdi.


“Cumhuriyetimiz öyle zannolunduğu gibi zayıf değildir. Cumhuriyet bedava da kazanılmış değildir. Bunu elde etmek için kan döktük. Her tarafta kırmızı kanımızı akıttık. İcabında müesseselerimizi müdafaa için lâzım olanı yapmağa hazırız.” (M. Kemal Atatürk 1923)
 

Cumhuriyet hepimizin bildiği gibi egemenliğin millete ait olması, milletin yönetime katılmasıdır . Bunun yanında bir de sıkça kullandığımız demokrasi kavramı vardır . Demokrasi, Yunanca dimokratia ( dimok = halk + kratia = iktidar ) halkın yönetimde söz sahibi olmasıdır . Cumhuriyet bir rejim – yönetim şekli, demokrasi ise cumhuriyetin uygulanış biçimidir. Yönetim şekli cumhuriyet olup farklılıklar gösteren birçok örnek vardır. Teokratik cumhuriyet , oligarşik cumhuriyet , sosyalist cumhuriyet gibi , ülkemizde ise demokratik cumhuriyet şekli uygulanmaktadır.

Halkın yönetime katılması antik dönem Yunan şehir devletlerinde ortaya çıkmış ayrıca Roma’da da bir dönem görülmüştür ancak bunları tam olarak halkın yönetime katılması anlamında kullanmak tam olarak doğru olmaz çünkü bu dönemde yönetime katılamayan ve hiçbir hakkı olmayan köleler bulunmaktaydı. Ayrıca Roma’da imparatorun gücü eline geçirdiğinde aristokratlar dışındaki halk söz sahibi değildir. Cumhuriyet yönetim şekli anlamında ilk kez Fransız İhtilali’nden sonra görülmüştür. Mutlak monarşinin yerine halk yönetime katılmış ve yöneticilerini seçmeye başlamıştır. Ancak bu gelişme Avrupa’da uzun yıllar devam eden olayların sonucudur rönesans, reform, aydınlanma ve ihtilaller zinciri …  Günümüzde Avrupa’da demokratik yönetimlerin bulunduğu birçok ülkede her ne kadar sembolikte olsa monarşinin izlerinin bulunması ilginçtir.

Türk tarihine bakacak olursak 1923 yılına kadar mutlakiyet anlayışı vardır . Babadan oğula geçen bu sistemde ülkeyi yönetme yetkileri hükümdarın elindedir . Ancak bu yetkiler bizim anladığımız gibi sınırsız değildir . Türklerin İslamiyeti kabulünden önceki dönemde her alanda olduğu gibi yönetimde de töre denilen sözlü hukuk kuralları geçerliydi ve törede Hakanın görevleri , sorumlulukları belirtilmişti . Öncelikle milleti düşmanlara karşı korumak , töreye uymak ve uygulamak . Bilge Kağanın şu sözleri hükümdarların görevlerine örnektir “Milleti besleyeyim diye kuzeyde Oğuz kavmine doğru; doğuda Kıtay, Tatabı kavmine doğru; güneyde Çine doğru on iki defa ordu sevk ettim … savaştım. Ondan sonra Tanrı buyurduğu için, devletim, kısmetim var olduğu için, ölecek milleti diriltip besledim. Çıplak milleti elbiseli kıldım. Fakir milleti zengin kıldım.”  Türkler islamiyeti kabul ettikten sonra Türk töresi devam etmiş bunun yanında şeri hukuk kuralları da uygulanmaya başlanmıştı. Osmanlılarda bu uygulama devam etmiş 19. yüzyılda Türk Yenileşme Tarihi dediğimiz süreçte Sened-i İttifak , Tanzimat , Islahat ve Kanun-i Esasi ile bir takım yenilikler uygulanmıştı . II. Meşrutiyet döneminde çok partili bir dönem görülmüş yönetimde birçok değişiklikler meydana gelmişti I. Dünya Savaşı ve sonrasında Osmanlı Devleti sona erdi işte bu sürecin hemen arkasından Türk milleti cumhuriyetle tanışmıştır. Cumhuriyetin kurucusu Mustafa Kemal Paşa’nın kafasında gençlik yıllarından itibaren milli egemenlik düşüncesi vardır . Milli Mücadelenin ilk günlerinden itibaren bu düşüncesini uygulamaya geçirmiştir adı konmamış bile olsa o günlerde cumhuriyet düşüncesi Anadolu’da uygulanmaya başlamıştı. “Milletin istiklâlini, yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır.” ( Amasya – 22 Haziran 1919 ) , "Hakimiyet bila kayd ü şart milletindir." (TBMM - 20 Ocak 1921 ) ve nihayet ülke düşmanlardan temizlenmiş emperyalistlere karşı zafer kazanılmış 1 Kasım 1922 de Saltanat kaldırılmış , Tükk milletinin temsil hakkının TBMM  olduğu bildirilmiş 29 Ekim 1923 günü devletin yönetim şekli mecliste kabul edilerek Anayasanın değiştirilemez maddeleri arasında yerini almıştır “Anayasa Madde 1: Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir” .

Bir eğitim sendikası sekreteri olarak yazımın son bölümünde öğretmenlerin ekonomik ve sosyal  durumlarından  az da olsa bahsetmek isterim. Şimdi bunun sırası mı ? Diyenler olacaktır. Yalnız şunu unutmamak gerekir  cumhuriyetin değerlerini yeni nesillere aktaran,  vatan – millet sevgisini gençlere çocuklarımıza kazandıran bir mesleğin bu vazifelerini yaparken ekonomik ve sosyal konumunun toplumun neresinde olduğu oldukça önemlidir. Öğretmenlik mesleğinin saygınlığının gittikçe azaldığı malumunuzdur. Bu duruma öğretmenlerin özlük haklarının iyileştirilememesi ve alınan maaşların azlığı neden olmaktadır, hele son yıllardaki ekonomik krizler tüm vatandaşlar gibi eğitimcileri de etkilemiştir. Öğretmen maaşları 1923 yılından bu yana cumhuriyet altını karşısında dört kat azalmıştır. Bu nedenle artık hükümetler eğitim politikalarını doğru belirlemeli, eğitim çalışanlarının mağduriyetini gidermelidir. Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk 24 Mart 1923 günü Kütahya Lisesi’nde yaptığı şu konuşmasında öğretmenlerin yeni kurulacak cumhuriyette mühim vazifeleri olduğunu belirtmektedir :

“ Muallime hanımlar ve muallim efendiler, bu irfan sekafi altında hepinizi bir arada görmekten ve cümlenizi birden selamlamaktan fevkalade memnun memleketimizi, heyet-i ictimaiyetimizi hedef-i hakikata , hedef-i saadete isal için iki orduya ihtiyaç vardır. Biri vatanın hayatını kurtaran asker ordusu , diğeri milletin istikbalini yoğuran irfan ordusu , bu iki ordunun her ikiside kıymetlidir , alidir . Feyalidir , mühteremdir. Fakat bu iki ordudan her ikiside kıymetlidir , alidir. Feyalidir , mühteremdir. Fakat bu iki ordudan hangisi daha kıymetlidir ,hangisi yekdiğerine mürehcahtır ? Şüphesiz böyle bir tercih yapılamaz . Bu iki ordunun ikiside hayatidir.

Yanlız siz irfan orduları mensupları , sizlere mensup oldugumuz ordunun kıymet ve kudsiyetini anlatmak için şunu söyliyeyim ki sizler ölen ve öldüren birinci orduyu niçin öldüğünü öğreten bir orduya mensupsunuz.

Muhterem mallime hanımlar ve muallim beyler , biz iki ordudan birincisine ,vatanı çiğnemeye gelen düşman karşısında kan akıtan birinci orduya bütün dünya biliyor ve bütün dünya şahit olduki pek mükemmelen malikiz . Vatanın dört seve evvel düştüğü büyük felaketten sonra yoktan var olan bu ordu vatanı yok yanlız bu orduya malikiyyetle bitmiş , gayemiz yalnız bu ordunun zaferiyle hitama ermiş değildir.

Bir millet irfan ordusuna malik olmadıkça muharebe meydanlarında ne kadar parlak zaferler elde ederse etsin , o zaferlerin payidar neticeler vermesi ancar irfan ordusu ile kaimdir. Bu ikinci ordu olmadan birinci ordunun semaratı uful eder . Milletimizi hakiki saadet ve selamete isal etmek istiyorsak , bizi ölümden kurtaran ve hayata götüren buğünkü şekli idaremizin edebiyatını istiyorsak biran evvel büyük , mükemmel , nurlu bir irfan ordusuna malim olmak zaruretinde bulunduğumuzu inkar edemeyiz.

Eski idarelerin , eski hükümet sistemlerinin en büyük fenalıklarından biride irfan ordusuna layık oldıkları büyük ehemmiyeti vermemeleridir. Eğer bu ehemmiyet verilseydi , istikbali ellerine tevdi ettiğimiz sizlere istikbal kadar, emin bir mevki verilmek lazım gelirdi.Henüz üçbuçuk-dört senelik hayata malik olan milli idaremizde vali-a irfan ordusu ile layık olduğu kadar iştigal edilememiştir. Fakat bundaki zarureti milletin münevverleri olan sizler elbetteki herkezten daha iyi takdir edersiniz. Büyün kuvvetlerimizi yanlız cepheye kasr ettiğimiz, bütün menabiimizi cephedeki oduda temerküz ettirmeye mecbur olduğumuz bu kısa müddet içinde biltabi irfan ordusuyla layıkiyle meşgul olamazdık.

Lakin Canab-ı Hakka binlerce hamdü sena olsun ki düşman karşısında aziz ordumuz için sarfettiğimiz bütün emekler mes'ud semeratını verdi.

Artık bundan sonra aynı kuvvet , aynı faaliyet, aynı himmetle irfan ordusu için çalışacak ve birincide olduğu gibi bu ikinci ordudan dahi emeklerimizin , faaliyetlerimizin, himmetlerimizin mes'ud ve muzaffer semerelerini aynı parlaklık ve feyz ve bereketle istihsal edeceğiz.

Arkadaşlar, asker ordusu ile irfan ordusu arasındaki muşahabet ve mutabakatı arz etmiş olmak için şunu da ilave edeyim : Kıymetli bir eserde ordunun ruhu heyet-i zabitan ve kumanda heyetinin kıymetli heyetidir deniliyor. Hakikaten böyledir. Bir ordunun kıymeti zabitan ve kumanda heyetinin kıymeti ile ölçülür. Siz muallime hanımlar ve muallim beyler , sizlerde irfan ordusunun zabitan ve kumanda heyetisiniz. Sizin ordunuzun kıymeti de sizlerin kıymetinizle ölçülecektir.İstiklal mücadelesinde 3-4 senedir düşmanı topraklarımızda mahvetmek için yaptığımız harpde ordunun ruhu olan zabitan ve kumanda heyet ve erkanı kıymetlerinin yükseldiğini nasıl ibraz be ispat etmişse, bundan sonra yapacağımız nur ve inkilap mücadelesinde milletimize bir karanlık gibi çöken cehl-i umumiyeyi hanımlar ve muallim beylerin aynı kabiliyeti ihsas ve iras edeceğimize eminim. Hepimizi bu emniyetle selamlarım muhterem arkadaşlarım.” Mustafa Kemal Paşa ,24 Mart 1923 ,Kütahya Lisesi

Boyabat Türk Eğitim-Sen olarak Cumhuriyetimizin 86. yıldönümünü kutlar, başta ulu önder Mustafa Kemal Atatürk’ü, silah arkadaşlarını , vatan ve millet için can veren bütün şehitlerimizi rahmet ve minnetle anarız.

 

Osman KUŞ
Türk Eğitim-Sen Boyabat İlçe Temsilciliği
Eğitim, Kültür ve Sanat Sekreteri

 

Facebook'ta Paylaş
6. Yorum: Baba 29 10 2009 19:17
Birinci yorumcu sendikaları karıştırmış. Aslında hükümet yanlısı bir sendika var. Adına sendika denirse. Hükümetin de ne düşündüğünü daha iyi anlamak için sendikanın icraatlarına baksa daha iyi. Saygılar.

5. Yorum: eğitimci 29 10 2009 06:32
Türk Eğitim Sen'i temsilem sayın Osman Kuş hocama Atatürk hakında ve Cumhuriyet hakkında yazdıklarından ve yüce Atamızın söylemlerinden alıntı yaptığı için teşekkürler.İnanın Atamızı çok özlüyoruz.Onun kurduğu Laik Cumhuriyet içi boşaltılıp ne idüğü belirsiz bir yola doğru sürüklenmektedir.O yüce insan ''ekonomik bağımsızlığı olmayan bir ülkenin siyasi bağımsızlığı da olmaz'' derken ne kadar doğru söylemiş.Atam seni çok seviyoruz ve özlüyoruz. Keşke ideallerin gerçekleşsede bu kadar özlemeseydik. O girilemez dediğin limanlarımızı dış güçlere sattık. Atam senden özür diliyoruz.

4. Yorum: Baba 29 10 2009 05:45
Yüreğine sağlık Osman Hoca'm. Fazla söze gerek yok.

3. Yorum: hüseyin tartıcı 29 10 2009 03:22
Başkan agzına yüregine saglık metenin atillanın atatürk ün torunlarının kendini türk hisseten herkesin cumhuriyet bayramını en icten dileklerimle kutluyorum biz bu cumhuriyeti kanla irfanla kurduk 3 tane pişman degilim önder gönderdi diyene pabuc bırakmayız tanrı türkü korusun ve yüceltsin

2. Yorum: Murat Muslu 29 10 2009 02:02
Kaleminize sağlık osman hocam. Türkiye Cumhuriyetini Sonsuza denk yaşatmaya kararlıyız. Türk Milletinin büyük bayramı kutlu olsun.

1. Yorum: Samimiyet 29 10 2009 01:31
Onun için Atatürk'ün ve ekibinin hazırlamış olduğu 1924 Anayasasını 1960 darbesiyle yok ettiler değilmi ? Darbelere destek olmak mı Atatürkçülük yoksa millet iradesine saygılı olmak mı Atatürkçülük ? Sayın Eğitim-Sen Hangi darbeye, muhtıraya Halk iradesine karşı kurulan tuzaklara, meşru hükümetleri indirme planlarına karşı çıktınız ? Lütfen mızrak çuvala sığmıyor artık. konuştuklarınızla, demeçlerinizle gerçek yaşanan olaylar ve bunlara tepkileriniz örtüşşün artık.Saygılar


Yorumcuların dikkatine! Yasal Uyarı!

  1. Yorumlarınızı anlaşılır bir dille ve dilbilgisi kurallarına uygun olarak özenle yazınız. BÜYÜK HARF kullanmayınız. Tekrar okuyarak yanlışlarınızı düzeltiniz.
  2. Anlaşılmaz kısaltmalar yapmayınız.
  3. Lütfen yorumlarınızda terbiye dışı sözler kullanmayınız.
  4. Yazılan yorumların sorumluluğu yazarına aittir. Sonradan pişman olunacak hukuki sorunlarla karşılaşmamak için kişi veya kurumlara yöneltilmiş olan eleştirileriniz hakarete varmasın.
  5. Yorumlar denetlendikten sonra yayına verilecektir.
  6. Yazılarımızda yanlış ya da kusurlu bir konu bulunursa bunu lütfen bize bildiriniz.

Yukarıdaki Sözleşmeyi/Uyarıları kabul ediyorum.
'Evet' Yazın:
İsim:
E-mail: (isteğe bağlı)




Beni Unut
Yazı ve Haberleriniz İçin:
boyabatgazetesi@boyabatgazetesi.com
haber@boyabatgazetesi.com
adreslerine E-posta gönderebilirsiniz.
Mart ayı ziyaretci sayısı:

314365


Tasarım:DtGaNi