Yayın Tarihi:30 04 2010 05:31(3497)

 

Bahar Yürüyüşünü önce biz yaptık


Önümüzdeki Pazar günü (2 Mayıs 2010) Boyabat’ta geniş katılımlı bir bahar yürüyüşü yapılacak. Bu yürüyüşü Boyabat Belediyesinden, Gençlik Spor İlçe Müdürlüğü’nden, Herkes İçin Spor (HİS) Federasyonundan ve Boyabat Gazetesi’nden temsilcilerin bulunduğu bir komite planlamaya çalışıyor.

Böyle bir yürüyüş Boyabat’ta ve belki de Sinop’ta ilk defa yapılıyor. Ayrıca Salarköyü Kaya Mezarı’ndan başlayıp, Boyabat Bazalt Vadisi’nde biten bu rotada daha önce yürünmedi. Bu rotanın bir bölümünü iki sene kadar önce Sinop Dağcılık ve Doğa Sporları Kulübü sporcuları ile birlikte yağmur altında yürümüştük. Bu nedenle güzergâhın en zor tarafını biliyoruz. Ama gene de yolun son durumunu görmek için bir kere daha yürümek istedik ve yürüdük.

 

 

 

 

Yürüyüşe Kaya Mezarı’ndan değil, Çal Mahallesi’nden başladık. Yokuşun başında bir fabrika kalıntısı var. Bu fabrikayı birileri burada bir kalsiyum minerali çıkarıp torbalamak için kurmuş, sonra da içindeki elektrik motorlarını bile olduğu gibi bırakıp gitmiş. Bunun üzerine bu fabrikanın define aramak için paravan olarak kurulduğu, defineyi bulunca da adamın kaybolup gittiği söylentileri çıkmış.

 

 

 

 

Fabrikanın önünden geçip yolumuza devam ediyor ve “Gâvur İni” mağarasının bulunduğu vadinin önünden geçiyoruz. Buradaki eski patika iş makinelerinin çıkabilmesi için biraz düzeltilip genişletilmiş. Biz dura dinlene çıkıyoruz. Bu patika yürüyüşün en zorlu bölümünü oluşturuyor. Fabrika yanı ile bu patikanın üst başı arasında 150 metrelik bir yükseklik farkı var. Yukarı çıkınca yol rahat yürünebilecek bir hal alıyor.

 

 

 

 

Patikadan yükseldikçe manzara daha güzelleşiyor. Civardaki köyleri ayrı ayrı görebiliyoruz. En yakındaki Salarköyü’nün Çal Mahallesi, İlerilerde Edil Köyü ve mahallesi Avloğuç, Binerli Köyü ile Yörük ve Pelitcik mahalleleri, Ilıca, Tekke, Ömer Köyü görünüyor.

 

 

 


Biraz daha yukarı çıkınca Ak Mağaralara varıyoruz. Zaten bütünü ile yöre mağara oluşumuna çok uygun olan kireç kayalarından meydana gelmiş.  Zaten batıya doğru uzayıp giden bu kayalık sır nedeni ile aşağıdaki mahalleye “Çal” demişler. Çal kayalık anlamına geliyor.

 

 

 

 

Ak mağaralar kolay kazılan beyaz bir mineral içine açılmış. Mağaranın bir kısmı doğal bir kısmı ise kazılmış. Yöre de oturanlar bu minerali pekmez toprağı olarak kullanıyorlar. Pekmezin yapımının son aşamasında katılıyor ve pekmez içindeki yüzergezer parçaları dibe çöktürerek pekmezin daha parlak ve tortusuz olmasını sağlıyor.

 

 

 

 

Bu yöredeki yerleşim çok eskilere dayanıyor. Salar Köyü’ndeki Kaya Mezarının Palalar dönemine ait olduğu sanılıyor ve M.Ö. 600 yıllarına tarihleniyor. Ancak bu bölgede bir de “Gavurini” var. Gavurinin çok daha eski dönemlere ait olma olasılığı var. Bu nedenle pekmez toprağı kaynağı olarak kullanılan bu mağaralar üç bin yıldır insanlar tarafından kazılıyor olabilir. Mağara doğal koşullar altında şekillenmiş uydu fotoğraflara göre mağaralar bölgesinde bir çöküntü görünüyor ki burada birbiri ile irtibatlı daha birçok mağara vardır. Etrafı inceleyince bu mağaraların çöken mağaranın çökmeyen kısımları olduğu anlaşılıyor.

 

 

 

 

Burada birde “Gavurini Mağarası” var. Bu mağara geçmiş zamanlarda mesken olarak kullanılmış. İnsanlar doğal mağaranın önüne bir duvar örmüşler, içerideki doğal mağarayı kazarak genişletmişler ve bir bölmeye kapı tertibatı kuracak oyuklar açmışlar. Bu nedenle köylüler buraya “Gavurini” adını vermişler. Bu mağaraya dereden kolay ulaşılmıyor. Sık çalılar ve dikenler geçişi zorlaştırıyor. Bu mağarayı kimler ve ne zaman mesken haline getirdiler, bilinmiyor. Şu ana kadar hiçbir şekilde de araştırılmadı.

 

 

 

 

Bu yörenin ilginç bir yönü de buralarda fosil bulunmasıdır. Daha önceki gezilerimizde burada iki tane deniztarağı fosili bulmuştuk. Yürürken benzer fosillere rastlayabilirsiniz.

 

 

 

 

Yukarı çıkıldığında yürüyüşün en zorlu bölümünü geride bırakmış oluyoruz. Biz Gavurini’ni değişik bir açıdan fotoğraflamak için biraz geriye döndük. Bu arada yöremizde salep olarak bilinen bir orkide türüne (Ophrys Holosericea) rastladık. Eskiden çok daha fazla bulunan bu bitkiye artık çok sık rastlanmıyor.

 

 

 

 

Yürüyüşümüzün bundan sonraki bölümü az bir yokuş ve düzlüklerden ibaret. Önceki yıllarda burada belli belirsiz eski bir yol vardı. Bu defa buraya Orman İşletmesi yol açmış.

 

 

 

 

Yol bizi iki yaşlı kavağın bulunduğu su yalağının yanına getiriyor. Burada biraz oyalandıktan sonra küçük bir yokuşu çıkıyoruz. Önümüze Akyörük ve Kurusaray köylerine ait tarlaların da bulunduğu çoğu ormanlık olan düz alan çıkıyor. Bülbül sesleri ile yolumuza devam ediyoruz. Biraz ileride bir su yalağı daha var ve suyu gürül gürül akıyor.

 

 

 

 

Tarlalar arasında ki yürüyüşümüz orman içinde de devam ediyor. Ve yol bizi Kurusaray Köyü yol ayırımına kadar getiriyor. Buradan sola dönerek piknik alanına yöneliyoruz. Burada ilk defa yüz metre kadar asfaltta yürüyoruz.

 

 

 

 

Doğa yürüyüşü yapanların asfaltta yürümek istemediklerini öğrendik. Hatta bu kişiler stabilize yolu da istemiyorlar. Son olarak yürüyüş yapan İsviçreliler orman içine açılmış olan kum serilmemiş ham orman yollarını bile beğenmediler. Onlar hayvanların gele gide açtıkları patikaları istiyorlar.

 

 

 

 

Kurusaray piknik alanı oldukça kalabalıktı. Burada biraz dinlendikten sonra yolun bundan sonraki bölümünü görmek üzere araba ile arazi arasından Kurusaray doğru yola çıktık. Yolun bu bölümü de yürümeye gayet uygun. Buralarda köylüler tarlalar arasındaki sınırı belirlemek için bazalt kayalar dikmişler. Köye varana kadar iki tane su yalağı gördük. Demek ki yürüyüşçüler yol boyu su sıkıntısı çekmeyecekler. Yol bizi Kurusaray Köyü İlkokulu yanına kadar getirdi. Yolun diğer kısmını bildiğimiz için buradan geri döndük.

 

 

 

 

Yürüyüş güzergâhının üçte ikilik bölümünü yürüyerek denetledik ve yürünmeye uygun olduğunu gördük. Yol “Tarihten doğaya Bahar Yürüyüşü” için açık ve yolcularını bekliyor.  Altmışını aşmış, iki dizinde de sorun olan bir adam bile bu yolu yürüyebildiğine göre demek ki; herkes yürüyebilir.


Haydi cesaret...

 

 

 

Facebook'ta Paylaş

Yorumcuların dikkatine! Yasal Uyarı!

  1. Yorumlarınızı anlaşılır bir dille ve dilbilgisi kurallarına uygun olarak özenle yazınız. BÜYÜK HARF kullanmayınız. Tekrar okuyarak yanlışlarınızı düzeltiniz.
  2. Anlaşılmaz kısaltmalar yapmayınız.
  3. Lütfen yorumlarınızda terbiye dışı sözler kullanmayınız.
  4. Yazılan yorumların sorumluluğu yazarına aittir. Sonradan pişman olunacak hukuki sorunlarla karşılaşmamak için kişi veya kurumlara yöneltilmiş olan eleştirileriniz hakarete varmasın.
  5. Yorumlar denetlendikten sonra yayına verilecektir.
  6. Yazılarımızda yanlış ya da kusurlu bir konu bulunursa bunu lütfen bize bildiriniz.

Yukarıdaki Sözleşmeyi/Uyarıları kabul ediyorum.
'Evet' Yazın:
İsim:
E-mail: (isteğe bağlı)




Beni Unut
Yazı ve Haberleriniz İçin:
boyabatgazetesi@boyabatgazetesi.com
haber@boyabatgazetesi.com
adreslerine E-posta gönderebilirsiniz.
Nisan ayı ziyaretci sayısı:

316560


Tasarım:DtGaNi