Yayın Tarihi:24 01 2013 19:27()

0124_Demircanlar.jpg

 

Sinop’ta tam 159 yıl önce işlenen bir cinayet

Günümüzden tam 159 yıl önce Sinop’ta bir cinayet işlendi. Aslen Ayancık’ın Zaviye Köyü’den olan Sinop’ta görevli Velioğlu Ahmet Efendi 7 Haziran 1854 günü öldürüldü. Velioğlu Ailesinin hukuk mücadelesi sonucu katil ve azmettiricileri yakalanarak cezalandırıldı.

Bir buçuk asır önce olan bu gün unutulan bu cinayeti Gazi Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Tarih Eğitimi Anabilim Dalı öğretim üyelerinden Prof. Dr. Yasemin Demircan Hanım araştırdı. Araştırmasını Ayancık gazeteleri yayınladı. Prof. Dr. Yasemin Demircan Hanım, Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Cerrahisi Anabilim Dalı Başkanı Göğüs Cerrahisi Uzmanı hemşerimiz Prof. Dr. Sedat Demircan Hocamızın eşidir.

Velioğlu Ahmed Efendi, 19. yüzyılın ortalarında Sinop’ta görevli bir idareciydi. Faaliyetleri, yöredeki varlıklı bazı kişilerin husumetini celp etmesine yol açmıştı. Nihayet Ahmed Efendi, 7 Haziran 1854 günü öldürüldü. Ailesinin başlattığı hukuk mücadelesiyle, önce katil ile ona yardım ve yataklık eden kişi, ardından cinayetin azmettiricileri yakalanarak cezalandırıldı. Bu korkunç hatıra, günümüzde mesleki gailelerle Türkiye’nin çeşitli yerlerinde yaşayan ancak bir kuşak öncesine kadar Sinop İli’nin Ayancık İlçesi’ne bağlı Zaviye Köyü’nde ikamet etmiş olan Ayancıklı Velioğullarının hafızasında yer etmiş, nesilden nesle aktarılmıştır. Bir aile mirası olarak sözlü biçimde varlığını koruyan bu anıdan hareketle, olayın arşiv vesikalarına yansımaları tespit edilerek, ailesinin geçmişine merak duyan amatör yahut profesyonel araştırmacılara örnek bir çalışma ortaya çıkarmaya gayret edilmiştir.

Cinayetin Araştırılma Nedeni

Tarihin, mesleki ve akademik bir araştırma sahası olmasının dışında amatör ilgiye ne denli mazhar olduğu hususu izahtan varestedir. Tarihe dönük bu ilgi pek çok insan için özellikle aile geçmişine dönük meraktan beslenmektedir. Bu merak ise “aile” özelinde ortak bir belleğin oluşmasına yol açtığı gibi geçmişe dair hatıraların sürekli canlı tutulmasını da sağlamıştır. 19. yüzyılın ortalarında Sinop’ta görevli bir idareci olan Velioğlu Ahmed Efendi’nin cinayete kurban gitmesi de acı bir hatıra olarak, Ayancıklı Velioğullarının belleklerindeki yerini neredeyse iki yüzyıl korumuştur. Velioğulları günümüzde başta Karadeniz coğrafyası olmak üzere geniş bir sahada yaşamaktadır. Ailenin bir kolunun da XIX. yüzyılın ortalarında Sinop’a gelerek yerleştiği anlaşılmaktadır. Bu çalışmada farklı türde belgeler kullanılmıştır. Dolayısıyla köklü bir ailede kuşaklar boyu sözlü olarak aktarılan herhangi bir olayın tespiti, çoğu zaman tesadüflere dayanan güç bir araştırma sürecine dayanmaktadır. Bu keyfiyet Velioğlu Ahmed Efendi’nin öldürülmesini tarihte benzerine sıkça rastlanabilecek sıradan bir cinayet olmanın ötesine taşımakta, benzeri çalışmalara katkı sağlayabilecek bir örnek haline getirmektedir.

Ayancıklı Velioğulları, bir kuşak öncesine kadar Ayancık’a bağlı Zaviye Köyü’nde ikamet etmekteydiler. XIX. yüzyıla ait nüfus kayıtları içinde 1845 tarihli defterde Zaviye ile ilgili bilgilere rastlanmaktadır. Söz konusu defterden hareketle Zaviye’nin idarî pozisyonuna dair tespitlerde bulunmak mümkündür. Öncelikle Zaviye’nin, yöredeki birkaç köyü içine alan ve “divan” adı verilen ufak bir idarî birim olduğu anlaşılmaktadır. Defterdeki ifadelerden Zaviye’nin, Kastamonu Livası’na tâbi olup geçmişi M.Ö. XIV. yüzyıla kadar inen ve bir Bizans devri kalesine ev sahipliği yapan Kinoli (Ginoli)3 Kazası’nın idarî sınırları dâhilinde olduğu belirlenebilmektedir. Aynı döneme ait arazî kayıtları ise Zaviye Divanı’nın daha sonra Bolu Eyaleti’ne tâbi bir kaza olan İstefan’a5 bağlandığını göstermektedir. İstefan Kazası esasen yöredeki Hristiyan ahali ile meskûn yerlerden biriydi. Ancak 1889 tarihli bir belgede kazanın zamanla bu özelliğini yitirdiği açık bir şekilde ifade edilmektedir. Söz konusu belgeye göre ahali burayı “Ayancık” adıyla anmaktaydı ve bu adın “İstefan”ın yerine geçmesini talep etmişlerdi. Nitekim devlet merkezinde de bu isteğe kayıtsız kalınmamış, İstefan’ın resmen “Ayancık” namıyla anılması yolunda adımlar atılmıştır.

19. Yüzyılda Velioğlu Ailesinin Yaşantısı

Ailenin varlığına işaret eden belgelere bakıldığında 1855 tarihinde İstefan Kazası’nın müdürü olarak tanıtılan Mehmed Emin oğlu Ahmed Efendi ile karşılaşılmaktadır. Belgede dede adı olarak “Veliyyüddin” ismi bildirilerek, aslında Ahmed Efendi’nin aile adına işaret edildiği görülmektedir. Aynı kayıttan Ahmed Efendi’nin üç eşi bulunduğu anlaşılmaktadır. İlk eşi Mehmet Emin’in kızı Fatma, ikinci eşi Mehmed’in kızı Tevhide, üçüncü eşi Ahmed’in kızı Emine’dir. İlk eşinden boşanmış olan Ahmed Efendi’nin ikinci ve üçüncü eşlerinden toplam yedi çocuğu bulunmaktadır. İkinci eşinden Ali, Mustafa, Ayşe, Zarife; üçüncü eşinden Hasan, Hüseyin ve Ahmed isimli çocukları olmuştu.

Velioğlu Ahmet Efendi'nin Öldürülmesi

Velioğlu Ahmed Efendi’ye dair kadı sicilleri, kaza müdürünün 7 Haziran 1854 (11 Ramazan 1271) Çarşamba günü öldürüldüğünü göstermektedir. Dava tutanağına olay ayrıntılarıyla yansımıştır. Buna göre Ahmed Efendi, iftar daveti sebebiyle gittiği yakınlardaki Tolay Köyü’nde Kalafatoğlu Çırakçı Mehmed’in evinde teravih namazı kıldırdığı sırada otururken (cülus/kuud) kapıdan çifte ateşi ile sağ göğsünün üstünden yaralanmış ve olay yerinde hayatını kaybetmiştir. Olayın görgü tanıkları mücrimin İstefan Kazası’na bağlı Bugar Divanı’ndaki Uluza Köyü sakinlerinden Mehmed’in oğlu Merizoğlu Mustafa olduğunu bildirmişler, Merizoğlu Mustafa da suçunu mahkemede itiraf etmiştir. Ahmed Efendi’nin varisleri adına eşleri mücrimin derhal idam edilmesini istemişler, mahkeme de bu talebe olumlu cevap vermiştir.

Söz konusu mahkeme kaydı bu cinayetin sebepleri hakkında her hangi bir malumat sunmamaktadır. Ancak kayıtlar, Ahmed Efendi’nin varislerinin olayın arkasında başkalarının olduğunu düşündüklerini göstermektedir. Nitekim ilk mahkemenin sonuçlanmasından kısa bir süre sonra Kastamonu Valisi İsmet Paşa’ya müracaat eden Emine Hatun, kocasını öldüren Merizoğlu Mustafa'yı bu suçu işlemeye Şükuroğlu Mehmed Ağa'nın azmettirdiğini iddia etmişti. Ancak daha sonra bu suçlamadan, buna ilişkin dava ve tüm taleplerinden, tarafların her ikisinin de hazır bulundurulduğu bir ortamda, kendisi adına asaleten ve çocukları adına velayeten, karşılıksız olarak vazgeçmişti.

Velioğlu Cinayetini Kim İşledi?

Ahmet Efendi’nin ailesinin ısrarı sonuç vermiş, tahkikat derinleştirilerek yeni bulgular elde edilmişti. 8 Kasım 1854 tarihinde İstanbul’dan, Sinop’a ve eyalet merkezi olan Kastamonu’ya gönderilen bir yazıya14 göre, cinayeti maktul Velioğlu Ahmet Efendi’den önceki kaza müdürü olan Arabacıoğlu Mehmed ile amcaları Hasan, Osman ve kardeşi Ali’nin azmettirdiği belirlenmişti. Buna göre söz konusu kişiler, cinayet için Katil Merizoğlu Mustafa ve arkadaşı Deli Hüseyin’e 1.000 kuruş verme vaadinde bulunmuşlardı.

Velioğlu Cinayetinin İşlenme Nedeni?

Belgeden ulaşılan kıymetli bilgiler bunlarla da sınırlı değildir. Arabacıoğullarını böylesi bir cinayeti tezgâhlamaya iten sebepler de açıklanmaktadır. Arabacıoğlu Mehmed vazifesi sırasında bazı usulsüzlüklere karışmış ve yaklaşık 87.000 kuruşu zimmetine geçirmişti. Bu tabii olarak görevinden azline neden olmuştu. Yine belgeye göre Arabacıoğlu Mehmed söz konusu gelişmeler karşısında halefi Velioğlu Ahmed Efendi’yi sorumlu tutmuş ve intikam almak istemişti. Bu durum maktul Ahmet Efendi’nin kaza idaresinde husule gelen usulsüzlüklerin su yüzüne çıkarılmasında rol oynadığını düşündürmektedir.

Cinayetin Sonucu Ne Oldu?

Cinayet soruşturması kapsamında zimmetine geçirdiği meblağ karşılığında Arabacıoğlu Mehmed’in Ayancık’taki mallarına ve parasına el konulması, tutarın karşılanamaması halinde kefillerinden tazmin edilmesine karar verilmiştir. Cinayeti tertipleyen Arabacıoğullarının her biri kısa sürede yakalanmış ve işledikleri suça karşılık olarak beşer yıl müddetle küreğe vurulması emredilmiştir. Dahası cezaları bitince mülklerinden sürülmelerine hükmedilmiştir. Ayrıca katile yardım ve yataklık eden Deli Hüseyin’in firar ettiği bildirilmiş, gerekli önlemlerin alınarak yakalanması istenmiştir.

Kastamonu’dan İstanbul’a gönderilen 11 Haziran 1855 tarihli yazıda azmettiricilerin Kastamonu’da hapsedildiği; ancak bunlardan Osman’ın hastalanarak öldüğü, firarî Deli Hüseyin’in yakalandığı ve diğer Arabacıoğullarının da İstanbul’a gönderileceği bildirilmektedir.

Sonuçta görevini kötüye kullanan bir idarecinin ihtirası dürüst bir devlet adamının katline yol açmış, yöredeki varlıklı ailelerden birisini neredeyse yok olmanın eşiğine getirmişti. 19. yüzyılın ortalarında meydana gelen bu trajik olay günümüzde hâlâ yöre halkının hafızasında yer almaktadır. Nitekim araştırmanın çıkış noktası da bu husus olmuştur. Yöredeki köklü ailelere ait hatıralara dair izlerin arşiv vesikalarından tespiti, şüphesiz yerel tarih araştırmaları açısından kıymet arz etmektedir.

Haber : Erdoğan ERKAYMAZ – Ayancık Doğuş Gazetesi

Kaynak : Gazi Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Tarih Eğitimi Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Yasemin Demircan - Başbakanlık Osmanlı Arşivi

 

Facebook'ta Paylaş

Yorumcuların dikkatine! Yasal Uyarı!

  1. Yorumlarınızı anlaşılır bir dille ve dilbilgisi kurallarına uygun olarak özenle yazınız. BÜYÜK HARF kullanmayınız. Tekrar okuyarak yanlışlarınızı düzeltiniz.
  2. Anlaşılmaz kısaltmalar yapmayınız.
  3. Lütfen yorumlarınızda terbiye dışı sözler kullanmayınız.
  4. Yazılan yorumların sorumluluğu yazarına aittir. Sonradan pişman olunacak hukuki sorunlarla karşılaşmamak için kişi veya kurumlara yöneltilmiş olan eleştirileriniz hakarete varmasın.
  5. Yorumlar denetlendikten sonra yayına verilecektir.
  6. Yazılarımızda yanlış ya da kusurlu bir konu bulunursa bunu lütfen bize bildiriniz.

Yukarıdaki Sözleşmeyi/Uyarıları kabul ediyorum.
'Evet' Yazın:
İsim:
E-mail: (isteğe bağlı)




Beni Unut
Yazı ve Haberleriniz İçin:
boyabatgazetesi@boyabatgazetesi.com
haber@boyabatgazetesi.com
adreslerine E-posta gönderebilirsiniz.
Nisan ayı ziyaretci sayısı:

335055


Tasarım:DtGaNi