Kardeşlik Dersi

Galiba ilkokul 2.sınıftaydım, kardeşim de 1.sınıfta... Bir yıl erken başlamıştı okula... Okul olduğu günler uyur, tatil günleri erkenden kalkar evimizin önünden akan peçede kurbağa taşlardı... Sabahçı olduğumuz ilkbahar günlerinden bir gündü. Annem sabahın erken saatinde ineklerimizi ağına götürürdü.
Gelince de sofra hazırlar, bize seslenirdi.
"Ayşe hadi kalkın, okula geç kalacaksınız, kardeşini de uyandır."
" Anne n'olur beş dakika daha uyuyum."
"Ayşe kime diyorum kızım, sofra ortadayken yine aç gideceksiniz."
"Tamam anne"
Biz, anne sabrını son haddine kadar zorlayıp, sofranın nimetlerinden az yararlanırdık. Annem, ayaküstü, bir bardak sütü zorla içirirdi, okul zilinin çalmasına 5-10 dakika kala bizi kapıdan uğurlardı. Bazı zamanlar kardeşim daha geç uyanırdı. Ben de onu beklemeden okulun yolunu tutardım.
Bir gün öğretmenimiz ilk dersi anlatırken, yarısına kadar boyalı okul penceresinden kardeşimin okula bir öğretmenimizle geldiğini görünce ders anlatmayı bırakıp bana; "kardeşin neden geç kaldı" diye sordu. Ben de "öğretmenim o geç uyandı, ben de geç kalmamak için onu beklemedim." dedim. Bu cevabım üzerine öğretmenim beni bir güzel azarladı.
Yıllarca "bu azarı neden işitim?" diye anlamaya çalıştım. Ve anladım ki; "kardeşler, hep beraber olmalı, birbirini güzel olana teşvik etmeli, el ele tutuşup öyle yürümeli..." demek istemişti öğretmenim bana. Çünkü kardeşlik sevinç ve üzüntünün ta kendisiydi.
Değerli öğretmenim ben size hep dua ediyorum... Sizden bundan daha güzel ne öğrenebilirdim ki...
Tüm öğretmenlerimizin öğretmenler gününü kutluyor, saygılarımı sunuyorum.