İsmail Efe’nin Sinop tarihi

Sinop
güzelliğine ve şirinliğine nispeten az tanınan bir şehir. Az
tanınmışlığı bu güzelliğe ayrıca gizemlilik kattığından dolayı hiç de
fena bir şey değil aslında. Bazı şehirler vardır ki hiç gezmeseniz de
hakkında yazılan kitaplar, bilgiler ve belgeler sayesinde hayli malumata
sahip olursunuz.
Sinop’un coğrafi anlamda ulaşım sorunu bir tarafa, kendisi ile ilgili
bilgi yönünden de bir ulaşılmazlık özelliğine sahip. Sinop’la ilgili
derinlemesine bilgi içeren bir kitap ne yazık ki mevcut değil. Fazla
tanınmamışlığı ve de bilgi, bulgu ve belge yönünden yoksulluğu bu kenti
daha bir büyüleyici kılıp masalsı hale getiriyor.
Arkeolojik kazılara göre Sinop’ta ilk yerleşimin M.Ö. 5.500
tarihlerine kadar gittiğini 1071’de Malazgirt Zaferi’yle Türklerin
Anadolu’ya girmesinden sonra, Danişment Gazi’nin komutanlarından Kara
Tegin tarafından, 1075’de bugün Sinop’un kazaları arasında yer alan
Boyabat ve Durağan fethedilmiştir. 1085’de Sinop şehir merkezinin de
Danişmentlilerin eline geçmesi ile Sinop’un tamamı Türk hâkimiyetine
girmiştir.
Bu bilgileri İsmail Efe’nin bir süre önce Büyüyen Ay Yayınları’nın
şehir kitaplarından çıkan Sinop Tarihi’nden öğreniyoruz. Kendisi de
Sinoplu olan İsmail Efe Sinop’u Türk hâkimiyetine girişinden
Cumhuriyet’in ilanına kadar ki (1214-1923) süreçte incelemiş. Sinop’un
folklorik kültürü hakkında örneklerin de yer aldığı kitapta çeşitli
yönleriyle şehri anlatan makalelere de bulunmakta.
Kitabı okuduktan sonra “Boyabat Ev Mimarisi”nin dünü ile bugünü
arasında mukayese yapma imkânı da buldum. Hayıflanmadım desem yalan
olur. Sinop’un gizemine bilinirlik katmak gerekiyor galiba. Abartmadan,
makyajsız ve olduğu gibi aksettirerek. Çünkü benim bildiğim ve de
sevdiğim Sinop kozmetiğe ihtiyaç duymaz ve makyaj yapmaz. Huzuru tam da
bu noktada bulmuştur. Dünyanın huzur bunalımı yaşadığı bir dönemde
Türkiye’nin halkı en huzurlu kenti olmak hiç de az bir şey değil! Selam
olsun.
Kaynak: Milli Gazete