“Affet oğlum, o senin hakkın değildi”

Çanakkale Savaşında siperlerin gerisinde yaralı askerlerin en çok
ihtiyaç duyduğu şey morfindi. Doktorlar yaralı askerlere ağrı kesici
bulmakta zorlanıyorlardı. Bu yüzden bir nöbet tutuluyordu.
Hastaların ameliyatı için hazırlanan çadırın önüne bir masa kurulmuştu.. Sedye ile gelen her yaralı, burada masaya koyuluyordu.
Doktorun elinde enjektör, enjektörün içinde ağrı kesici.. Doktor ilk
muayeneyi yapıyordu ve yaşama olasılığı olan, ameliyat edilmesi halinde
yaşayacağına inandıkları askerlere ağrı
kesiciyi yapıyordu..
Oysa gelen her yaralının ağrı kesiciye ihtiyacı
vardı. Fakat herkese yetecek kadar ağrı kesici yoktu..
Doktor
duygusal karar vermemek için yaralıların yüzüne bakmamakta, iyileşme
şansı yüksek olan yaralılara ağrı kesici yapmaktaydı..
Yine doktorun önüne bir asker getirildi..
Yaralının ağır yaralarına bakan doktor, askerin iyileşemeyeceğini öngörür ve ona ağrı kesiciyi yapmaz..
O sırada askerden iniltili bir ses duyulur.. “Baba!”
Herkesin gözü doktora çevrilir, yaralar içinde kıvranan asker doktorun öz oğludur..
Doktor buna rağmen yine ağrı kesiciyi oğluna yapmaz ve bir kaç saat sonra da oğlu şehit olur..
Doktor, şehit olan oğlunun cansız bedenine sarılır ve şöyle der:
“Affet oğlum, o senin hakkın değildi”
tek bir ağrıkesiciyi bile oğlundan esirgeyen o güzel insanlar
tarafından vatan yapılmıştır. Ve bizim.. Çanakkale savaşını kazandığımız o tarihi anlardan biri de hiç şüphesiz Doktor Tarık Nusret’in hakkı olmadığı için öz oğluna ağrı kesici yapmadığı o an’dır..
Tarihin tozlu sayfalarına adını kazımış tüm kahramanlarımızı.. RAHMET , SAYGI VE MİNNETLE YAD EDİYORUZ..