Ama bu kez ayaklar, gözlerini para hırsı bürüdüğü için doğayı katledenlere karşı pazar (1.6.2025) günü yürüyecek. Tüm çevre duyarlı insanları bekleriz.
“Altın Ölüm” ve “Altın Girdap” kitaplarının yazarı İbrahim Gündüz, kitabında ‘’Türkiye’de siyanürle altın ayrıştırmaya 2001 yılında başlandı, şu anda Türkiye’de 19 madende siyanür dahil çeşitli kimyasalların kullanıldığını belirterek, “Cehennem Çukuru” dediğimiz atık havuzları sadece İliç’te değil, Türkiye’nin her bölgesinde bu tehlike var. 19 maden işletmesinde siyanürle altın ayrıştırması yapılıyor” demiş…
Ayrıca…..
Avrupa Parlamentosu kararında, altın madenciliğinde yoğun olarak kullanılan ve çok tehlikeli ve zehirli bir kimyasal olan siyanürün, ana kirletici olarak nitelenmesine ve böylece insan sağlığı, çevre ve yazı başlığı da olduğu gibi dolayısıyla biyoçeşitlilik üzerinde felaket boyutunda geri dönülmez bir etkisinin olabileceğine dikkat çekiyor…
İşte bu musibetin kara bulutları bu günlerde ilçemiz semalarında dolaşıyor.
İlçemize bağlı Ardıç, Kovaçayır, Akyörük, Arıoğlu, Gazidere, Gazidere Tabaklı, Gökçeağaç Sakızı, Ilıca, İmamlı, Koçak, Kurusaray, Tekke, Yabanlı, Salar ve Hacıahmetli köyü ile pirinç üretimi yapan Gökırmak havzasındaki 27 köy doğrudan tehdit altında..
Nedeni….
Çok yakında ilçemizde kurulacak olan bakır madeni arama tesisinin Gökırmak ve Kızılırmak’ın kirlenmesinin yanında yeraltı su kaynaklarına vereceği zarar nedeniyle özellikle tarımı yok etme seviyesine getirileceği, bu nedenle başta pirinç olmak üzere sebze ve meyve üretimi ile geçimini sağlayan on binlerce kişiyi olumsuz etkileyeceği, içme suyu kaynaklarının da zehirleneceği, bölgenin tamamen ormanlık alan olması nedeni ile de yüzbinlerce ağaç kesilecek olmasıdır..
Değerli Boyabatlılar….
Yürümekle yollar aşınmaz, ama bir hedefe ulaşabilirsiniz. Denize düşen yılana sarılır, misali ilçemizdeki doğa katliamına dur demek için doğada yürüyüş tertipledik.
Bu yürüyüşe belki birileri; ‘’Akılsız başın cezasını ayaklar çekermiş ‘’ diyebilir olsun desinler… İnanmak başarmanın yarısıdır derler..
Dünyadaki önemli şeylerin çoğu, durum umutsuz göründüğü zamanlarda denemeye devam eden insanlar tarafından gerçekleştirilmiştir…
İlçemiz gerçekten büyük bir tehlike altında. Gelecek tehlikeye göğüs germemek, vicdanımı yaralar. Çocuklarımıza, torunlarımıza karşı sorumlu olduğumuzu unutmayalım. Onlara cennet gibi bir vatanı cehenneme çevirip, teslim etmek, hangi vicdana sığar.
Bu nedenle bu katliama sessiz kalmak doğup büyüdüğün havasını teneffüs edip sularını içtiğin toprağa ihanettir.
İlçemizde mevcut bir tuğla fabrikası karşısına işletme tarafından birkaç ay önce şantiye kuruldu. İki hafta önce de kurban kesildi.
Çoğumuz kurban kesilme nedenlerini bilir. Yani iş bir düğmeye basmak kaldı. Bazı bölgelerde cenazelerde ağıtçılar olurmuş. Bunlar cenazede; "Gitti, gitti, gül gibi Ahmet/Mehmet gitti" diye kafalarını sağa sola sallayarak söyleşirlermiş. Kısacası bizlerin de doğa harikamız ne hale geldi deme vakti yaklaştı..
Hatırlatayım, son çırpınışlar fayda etmez, demir tavında dövülür….
Son söz: Bazen küçük bir çığlık dahi hayat kurtarır. Atacağın ilk adımda da hedefe götürür. Bugün Boyabat halkının ayrışma değil kenetlenme günüdür. Amacımız yasal yollarla doğamızı korumaktır...
Not:Katılmak isteyenler Pazar günü saat 10.30'da Belediye Meydanına gelebilir
SAYGILAR
HÜSEYİN CÖMERT