
Şimdiye kadar Bakır madeninin Boyabat’a ve Kızılırmak Deltasına verebileceği zararlarını ve olumsuz yönlerini değişik yerlerde dile getirdik.
Bazı kurum idarecilerinin, madenin halk arasında Boyabat için eşi benzeri bulunmaz muteber bir yatırım olarak görülmesi için gayret ettiklerinin farkındayız. Evet doğrudur; düzgün, çevreye zarar vermeyecek bir şekilde devlet eliyle işletilip kazancı hazinemize irad olarak kaydedilmiş olsa, eşi benzeri görülmemiş bir yatırım olarak görebiliriz ve madenin bir an önce açılması için var gücümüzle mücadele ederiz. Hatta maden açılması için ‘’Bakır Madenine Sahip Çıkalım Derneği’’ bile kurarız.
Bölgeyi 10 paraya kapatan maden şirketinin bizim olan bu bölgede bedavadan daha ucuza bakır çıkarmasına karşı olduğumuz için, bize cahil gözüyle bakan arkadaşlar var.
Sanki şirket kazancının yarısını devlete verecek; bizde devletin kasasına para girmesine karşıyız gibi halk arasında algı oluşturup bunu yaymaya çalışıyorlar.
Özelikle doğrudan maden sahasının olumsuzluklarından etkilenebilecek köylere giderek bölgede yaşayanları ikna etmeye çalışan Yaşar Topçu ve şirketten nemalanmak isteyen bazı kişilerin çabaları bu yönde.
Şirketin sahibi veya kurumsallığı ile bir alıp veremediğimiz yok. Öyle olmuş olsaydı, bu şirketin Boyabat’taki diğer yatırımlarını da istemezdik. Boyabat sınırları içerisinde enerji üreten rüzgâr tribünleri var. Bu yatırıma sesimiz çıkıyor mu; çıkmıyor. Neden çıkmıyor, çünkü doğaya ve çevreye bir zararı dokunmuyor.
Maddi olarak ekonomimizi sömürebilirler lakin o kısmı şu an için konumuzun dışında. Aynı şirket gelsin onlarca tribün kursun, karşı çıkmayız. Çünkü buradan elde edilen enerjinin çevreye olumsuz bir etkisi yok. Gönül isterdi ki, bu rüzgâr tribünlerinin pervanesi şirketler için değil de devletimiz için dönmüş olsun.
Bakır madeni açıldığı zaman şirketin çeşitli ihtiyaçları olacaktır. Maden açılırsa doğal olarak Boyabat’tan ihtiyaçlarını giderecekler. Örneğin; ekmeği Boyabat fırınlarından alacaklar. Boyabat fırıncıları ‘’maden açılıyor yaşasıııın. Zengin olacağız, çok para kazanacağız’’ diye mi düşünüyorlar! Hayır, Böyle düşüneceklerini zannetmiyorum. Maden açılmamış olsa fırıncı esnafı işsiz mi kalacaktı. Bu güne kadar işsiz mi kaldılar.
İşimiz olacak diye böyle bir ucube yatırıma evet demek ahmaklıktır. Bu güne kadar maden yoktu; işsiz mi kaldık! Aç mı kaldık! Bakın arkadaşlar; ticaret yapalım, para kazanalım. Lakin bu paraları kazanırken ahlaklı ve dürüst olmamız gerektiğini düşünüyorum. Yani tek taraflı çıkar düşünmek Müslüman kimlikli kimseye yakışmaz. Bu türlü davranışlar ancak Yahudi alışkanlığıdır.
Bakır Madeni açılırsa istihdam oluşacakmış. Yahu bırakın laf salatasını. Adam gibi çalışacak kişiye Boyabat’ta iş çok. Organize Sanayimiz var, Tuğla Fabrikalarımız var, birçok irili ufaklı imalat sektörümüz var. Bu güne kadar maden mi vardı, aç mı kalındı açıkta mı kalındı!
Afrika Ülkelerinin birçoğunda altın ve bakır madenleri var. Açlıktan hasta olanlar ve ölenlerin yoğun olduğu yerlerde bakır ve altın madenleri var. Faydası olsa bunlara olurdu. Ayrıca burnumuzun dibinde bulunan Hanönü nüfusu maden açıldıktan sonra azalmaya başladı.
Bir şey daha söyleyeyim: bu Elekdağı bölgesi bize gelecek neslin ve doğmamış torunlarımızın emanetidir. Biz yer üstünü yedik geriye yer altı kaldı. Onları da küresel sermayeye yem yapalım. Ulan torunlarımıza bir metre bakır tel lazım olsa ne yapacaklar. Doğrudan doğruya gelecek neslin haklarını gasp ediyoruz. Buna Allah iyi bakmaz. Emin olunuz torunlarımız bu işe ön ayak olanların mezarına gelince nasıl bir davranış sergilerler bilemiyorum.
ALİ EROL
