

OSMAN ÇAKIR
15 Eylül 2025
Hayat dediğin, ne garip bir muamma, değil mi? Kimisi kalır olduğu yerde, sevdayla, hasretle yoğrulur. Kimisi gider, ardına bakmadan, yeni ufuklara yelken açar.
İnsan ister istemez sorar kendine: Kalan kaldığı yerde, giden gittiği yerde mutluysa ne âlâ… Ama ya değilse?
İşte o zaman, gönül telinde ince bir sızı, yürekte derin bir yara başlar. Zaman gösterecek elbet, kim kimi kaybetmiş, kim neyi yitirmiş.
Bu koca dünyada, bir yaprak misali savrulurken, herkes kendi kaderini yaşar.
Arabesk, tam da bu noktada devreye girer. Gönlün en kuytu köşesindeki acıları dile getirir, dertli türküleriyle, içli şarkılarıyla. Yılların eskitemediği o damar, kulaklara küpe olur.
O ayrılıklar, o terk edilişler, o kavuşulmaz aşklar… Hepsi birer ağıt olur dökülür dilimizden.
"Kalan kaldığı yerde, giden gittiği yerde mutluysa ne âlâ" derken, aslında içten içe bir umut taşırız. Belki o giden, bulmuştur aradığını.
Belki o kalan, huzuru tatmıştır.
Ama ya o mutluluk bir hayalden ibaretse? Ya giden de pişman, kalan da mahzunsa?
İşte o zaman, arabeskin o eşsiz melodisiyle, sazın tellerinden dökülen her notada, bir yürek yangını başlar.
Zaman, işte o zaman en büyük mahkememiz olur.
Geriye dönüp baktığımızda, hangi kararların doğru, hangilerinin yanlış olduğunu anlarız.
Kiminin vedası, kimininse kalışı, aslında neyi kaybettirdiğini, neye mal olduğunu gösterir.
Belki de bir zamanlar hayatımızın merkezi olan biri, şimdi bir yabancıya dönüşmüştür.
Belki de elimizin tersiyle ittiğimiz o güzellik, şimdi başka bir elde parlamaktadır.
Arabesk, işte bu kayıpların, bu pişmanlıkların müziğidir.
İçimizdeki fırtınaları, dinmeyen özlemleri, kavuşamamanın verdiği çaresizliği anlatır.
Bu dünyada her şeyin bir bedeli var. Sevdanın da, ayrılığın da, kaybedişin de.
Bazen bir anlık heves uğruna, ömür boyu sürecek bir pişmanlığı sırtlanırız. Bazen de bir fedakarlık, gönlümüzde kapanmayacak bir yara açar.
Ama hayat devam eder, acılarla, sevinçlerle, kayıplarla, kazançlarla…
Ve bizler, bu yolculukta, arabeskin o eşsiz sesiyle teselli bulur, içimizdeki dertleri onunla paylaşırız.
Çünkü biliriz ki, ne olursa olsun, zaman her şeyin ilacını verecek, kimin neyi kaybettiğini gösterecektir.
O zamana dek, gönül sazımızla, arabeskin o büyülü dünyasında teselli arar dururuz.
