Geçenlerde anneciğimin ilaçlarını yazdırmak, raporunu yenilemek için hastaneye gittik. Sabah erken saatte sıra aldım, muayene saati gelince annemi götürdüm.
Gelmişken kan ve vitamin değerlerine de baktıralım diye doktorumuzdan tahlil istedik. İstemek ne kadar doğruydu bilmiyorum ama annemin şikayetleri de onu gerektiriyordu ki doktorumuz bir de idrar tahlili istedi. Neyse kanı verdik, idrar testi için de elimize ismimizin yazıılı olduğu etiket yapıştırılmış bardak gibi ağzı kapaklı bir kap verdiler. Bir hasta için en zor test, bu gelir bana.
Annem "biraz bekleyelim" dedi.
Tabii tahlil isteyeceğiz diye aç, susuz gittik.
Dedim, "annem ben bir su alayım, istersen."
"Tamam, kızım" dedi.
O ara elimi yıkama ihtiyacı hissettim, lavaboya geçtim. Bir teyze tuvaletten çıktı. İdrar tahlili için verilen kabı peçeteyle sarmış, bir başka peçeteyi de lavabo taşı üzerine koydu kabı da onun üzerine koyup, ellerini yıkadı. Sonra da kabı peçeteye sarılı şekilde tutarak çıktı. Diğer peçeteyi de tabii çöpe attı.
Bir başka teyze içeride dolanıp duruyordu. Sandım ki tuvaletler dolu, onu bekliyor.
"Teyze şu boş galiba, beklemeyin boşuna" dedim.
"Biliyorum kızım, bu da boş.Ben gelsin diye bekliyorum.Sabah köyden geldik, vakitlice bitsin işimiz diye...Erkenden aldık sırayı ama gel gör ki kabı düşürdüm elimden. Zaten zor kıt yapmıştım. Şimdi de tekrar gelsin de yapıyım diye dolanıyorum işte."
"Teyze, anneme su alacağım, size de alayım isterseniz."
"Sağ ol kızım, kardeşim aldı, iştim. Yola çıkmadan köyde üst üste üç kere gittim, bekleyince gelmiyor işte..."
"Keşke köyde gitmese miydiniz?"
"Ah kızım iyi hoş diyorsun da hiç düşünmüyorsun ki bu kadın buraya kavuşturabilir mi? diye..."
"Ne bileyim teyze..."
"Gülme kızım, yaşlanınca zor tutuyorsun..."
Teyzenin son dediği rahmetli babaannemi hatırlattı.
Bizde kaldığı zamanlarda güldürürdük. Hem güler, hem de "kim beni güldürüp, işetirse, eğnimi o yıkayacak" diye bizi tehdit ederdi. Biz onu hep güldürdük ama o hiç bir zaman eğnini bize yıkatmadı. Önce kendi sudan geçirir sonra ısrarımız üzerine makinaya attırırdı. Böyle de ince düşünceli ve edepliydi benim canım babaannem.
Ben lavabodan çıktım, suyu alıp annemin yanına döndüğümde lavaboda dolaşan teyze, diğer teyze gibi peçete ile kapattığı bardağı test odasına bırakıyordu.
Annem de onlardan farklı davranmadı.
Düşündüm...
Böylesi edepli anaların yetiştirdiği evlatları...
Böylesi edepli kadınların var olduğu ülkeyi...
Böylesi edepli hanımların yaşadığı bir vatanı...
...
Ve dedim ki; Dünya üzerinde başka hangi milletin anaları, kadınları böylesi edebe sahiptir ki?!