Ülkeler iflas etmez ama, sonuçları yıkımdan da beter olabilir. Ülkenin varlık ve gelirleri borçlarını karşılamaya yetmez. Ardından moratoryum ilan edilir. Haraç mezat satacak bir şeyi kalmamışsa, borç alacak ülkede bulamaz.
Ülkedeki yerli ve yabancı yatırımcılar kaçar, zenginler varlıklarını yurt dışına kaçırır. Bir anlamda ülke fiili ve hukuki varlıkları “korunarak” iflas etmiş sayılır. Ülkeler iflas etmez ama ekonomik olarak çökebilir. Vatandaşları, açlık, sefalet içerisinde sürünür.
AKP iktidarı 21 yılda yurtdışındaki tefecilere 535 milyar dolar faiz ödüyor ve iktidara yakın iş insanları 418 milyar dolar parayı yurtdışına kaçırıyorsa !…
AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılında Türkiye’nin iç ve dış borcu 200 milyar dolardı.
Ya bugün trilyon doların olduğu iddia ediliyor.
Nereden, nereye?..
Para var ki ithal ediyorlar zihniyetinin geldiği Türkiye !…
Ülkeyi yönetenlerin, üretim, yerine, israf, lüks tüketim, şatavat, popilist söylemler ülkeleri ekonomik olarak içinden çıkamaz hale getirmesine rağmen, iktidar, vatandaşlarından oy alabilmek için vaatler de bulunuyorsa tuz kokmuştur.
Ülkesindeki tarım alanlarını kaderine terk ederken, dünyanın çeşitli ülkelerinden hayvanların yediği samanı bile ithal eder hale getirdiyse…
Türkiye’nin kurucuları arasında ve ortağı olduğu IMF’den yüzde 1-2 faizle borç alma yerine, Londra’daki tefecilerden yüzde 10 ile para alırsa…
Milyonlarca esnafına kepenk kapatmasına göz yuman, çiftçisini küstüren, gıda ve tarımda dışa bağımlı hale getiren iktidarın muhalefete iftira atarak, terörist, vatan haini ile suçlayarak tekrar iktidar olmak istiyorsa !..
Kişi başı milli geliri, 12 bin dolardan 7 bin 500 dolar seviyesine düşüren, enflasyonun yüzde 50’lerin üstünde ise…
Ekonominin bir bilim dalı olduğunu kabul etmeyerek, “Ben yaptım oldu” deneme, yanılmayla ülke yönetilirse…
Hukuku, ANAYASA’yı, tanımaz, yatırım yapacak yabancı yatırımcıların Türkiye’ye olan güveni kalmazsa…
Peki ülkelerin iflas etmesi halinde vatandaşlarının hali ne olur?
Günümüz Türkiye’sinde olduğu gibi, tekel haline gelen marketlerdeki gıda ürünlerine yapılan zamlardan dolayı temel gıda ihtiyaçlarını alamaz, fuhuş, gasp, hırsızlık olayları artar. Hayati önemi olan sağlık tıbbi malzemelerini, doğalgaz, petrol, sanayide kullanılan temel ürünleri ithal edecek döviz bulamaz hale gelir.
Çözüm nedir derseniz?
Türkiye, yer üstü, yer altı, insan kaynakları ile zengin bir ülkedir. Helva yapacak, unu, şekeri var ama helvayı yapacak ustası yok dersek yanılırız. Dünya genelinde tanınmış, alanlarında uzman, Türkiye gibi 10 ülkenin ekonomisini düzeltecek sayısız ekonomistlerimiz, bilim insanlarımız var olması büyük bir zenginliktir. Yeter ki onlara yetki verilerek iş başına getirilsin.
Dünya da genel de iflas noktasına gelen çağ dışı kalmış, tek adam yönetimlerindeki üçüncü dünya ülkelerin olması kader mi, yoksa insanlarının çaresizliği midir?
Tek adam yönetimlerinin birinci ilkesi, vatandaşlarını yoksullukla yönetmesidir.
Bir kurbağayı kaynayan suya koyarsanız, çılgınca zıplayarak kaptan çıkmaya çalışır. Eğer onu ılık suya koyar ve suyu yavaşça ısıtırsanız suyun içinde uslu, uslu oturur. Su yavaşça ısındıkça, kurbağa rahat bir uyuşukluk halini alır.
Türkiye’deki bir kısım insanların da ülke gerçeklerini göremedikleri gibi, hayal, ve yalan ülkesinde yaşamaları gibi !..
Özet olarak; “Açlar tokları savunmayı bırakmadığı sürece, ağa ağalığına, eşek de eşekliğine devam eder”
Beyin hücreleri iflas etmiş ise, vücut ne yapsın?