Sinop’ta Diyojen Heykeli önünde toplanan DİSK, KESK üyeleri,siyasi partiler,sivil toplum örgütleri Sakarya Caddesi üzerinden bir yürüyüşle Uğur Mumcu Meydanında 1 MAYIS MİTİNGİNİ gerçekleştirdiler.
Bugün 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Gününde emekçiler Sinop Uğur Mumcu Meydanındaydı. Yaklaşık 2000 kişinin katıldığı mitingde tertip komitesi adına KESK/Eğitim Sen Sinop Şube Başkanı Hakan Eker, DİSK/Emekli Sen Başkanı Durmuş Kandemir ve Sinop Kadın Platformu adına KESK/Eğitim Sen Şube Eğitim Sekreteri Sevda Yavuz Erdem birer konuşma yaptı.
KESK adına Eğitim-Sen Sinop Şubesi Başkanı Hakan Eker konuşma gerçekleştirdi. Eker, “ Bu yıl 1 Mayıs, hakkındaki yolsuzluk, hırsızlık, rüşvet, yağma ve talan suçlamalarına rağmen düzen güçlerinin desteğini arkasına alan siyasi iktidarın işçilere, kamu emekçilerine, Kürtlere, Alevilere, kadınlara ve gençlere karşı başlattığı çok yönlü saldırıların arttığı bir döneme denk gelmiş olması önemlidir.
Bugüne kadar attığı her adımda, sadece kendisi gibi düşünenler için demokrasi ve özgürlük talep eden, farklılıkları yok sayan, en temel demokratik talepleri bile aşırı şiddet uygulayarak bastırmaya çalışan siyasi iktidarın, kendine demokrat ve sahte özgürlükçü yüzü, bugün geniş toplum kesimleri tarafından daha net görünmeye başlamıştır.
Bugün işçi ve emekçilerin karşı karşıya bulunduğu sorunlar ile yıllardır ezilen, yok sayılan, ötekileştirilen halk kesimlerinin sorunları, barış ve özgürlük talepleri iç içe geçmiş durumdadır. 1 Mayıs bu anlamıyla dil, din, etnik kimlik ve inanç farklılığı gözetmeksizin bütün işçi ve emekçilerin ortak taleplerle birleştiği, birlikte mücadeleyi ilmek ilmek örmeye başladığı bir gün olmak zorundadır.
Sermaye ve onun sözcüsü olan AKP’nin haklarımıza yönelik saldırıları ekonomik, sosyal, siyasal ve ideolojik, olarak hayatın her alanında etkisini hissettirdiği bu dönemde, 1 Mayıs’ı tarihsel ve güncel anlamına uygun olarak kutlamak yeterli değildir. Bugün hepimiz, birlik, mücadele ve dayanışma duygularını 1 Mayıs sonrasında daha da ileriye taşımak sorumluluğu ile karşı karşıyayız dedi.
1 Mayıs Tertip Komitesi adına Hakan Eker'in konuşma metni
BASINA VE KAMUOYUNA:
“Bu Daha Başlangıç, Mücadeleye Devam” diyen Emekçiler,
Yasaklara, Baskılara, Saldırılara Göğüs Gerenler,
Eve Hapsedilmeye Karşı Sokağa Çıkan Kadınlar,
Ali İsmail’in, Ethem’in, Ahmet’in, Abdocan’ın, Mehmet’in, Medeni’nin, Hasan Ferit’in, Berkin’in Arkadaşları Sevgili Gençler,
Değerli Basın Emekçileri,
Bu yıl işçi sınıfının uluslararası birlik, mücadele ve dayanışma günü 1 Mayıs’ı 124.kez kutluyoruz.
Bugün 1 Mayıs 2014’te kol kola, omuz omuza sözümüzü ve türkülerimizi söylüyor, 1 Mayıs 1977, 1989 ve 1996’da yitirdiğimiz emekçileri anıyoruz.
Tüm mağdurlarla, yoksullarla, dışlananlarla, işsizlerle, işçilerle, kamu emekçileriyle, mimar ve mühendislerle, aydınlarla, sanatçılarla, kadınlarla, gençlerle, emeklilerle, basın emekçileriyle omuz omuzayız.Ve bu bilinçle taleplerimizle, rengarenk bayraklarımızla, türkülerimizle, halaylarımızla tek yüreğiz.
Bizler insanca yaşamak, onurlu yaşamak istiyoruz.Bu yüzden taşeron çalıştırmayla, özel istihdam bürolarıyla, esnek çalıştırmayla, sözleşmeli personel uygulamalarıyla köle olmaya direniyoruz.
Bu yüzden kıdem tazminatımıza, örgütlenme hakkımıza sahip çıkıyoruz.
Bu yüzden grev ve gerçek toplu sözleşme ile örgütlenme ve siyaset yapma hakkımızın engellenmesine karşı çıkıyoruz.
Bizler insanca ve onurlu yaşamak istiyoruz. Bu yüzden ölümüne çalıştırılmaya, simit hesabıyla yapılan artışlara, pazarda alınıp satılan bir meta muamelesi görmeye hayır diyoruz.
Kamu emekçileri olarak sefalet ücretlerinden bıktık usandık.Yandaş konfederasyonla hükümetin kirli pazarlıkları, satış sözleşmeleri ile açlığa mahkum olmayı istemiyoruz.En insani ve en temel haklarımızı savunduğumuzda “terörist” damgası yemek, tutuklanmak istemiyoruz.Çünkü bizler, bu ülkenin onurlu insanları olarak insanca yaşamak istiyoruz.
Değerli Emekçiler, Yoldaşlar,
Biz “namus” kisvesiyle öldürülmek, sermayeye ucuz işgücü olmak, Roboski’de devletin bombasıyla, Okmeydanı’nda devletin gaz fişeğiyle vurulup öldürülmek istemiyoruz. Acımızla alay edilmesini, seçim mitinglerinde hedef gösterilmeyi kabul etmiyoruz. Biz inşaat çılgınlığıyla güneşimizin, parklarımızın, ağaçlarımızın çalınmasına isyan ediyoruz.Kar ve rant için derelerimizin kurutulmasına, toprağımızın zehirlenmesine, plaza dikilecek diye mahallemizden sürülmeye artık yeter diyoruz.
Kürt Sorunu’nun savaşla çözülmeyeceğini yıllarca büyük bedeller ödeyerek görenler olarak kardeşlerimizle, komşularımızla savaşa hayır diyoruz!
Değerli Emekçiler,
Biz, bu ülkenin bütün ötekileriyiz.Dinimiz, mezhebimiz, dilimiz, kültürümüz, cinsiyetimiz nedeniyle ikinci sınıf yurttaş muamelesi görmek, yok sayılmak istemiyoruz.
Bizler bu ülkenin sanatçılarıyız, bilim insanlarıyız, gazetecileriyiz, aydınlarıyız.Özgürce düşünmek, araştırmak, kendimizi ifade etmek istiyoruz.
Ve biz Ali İsmail’iz, Ethem’iz, Ahmet’iz, Abdocan’ız, Mehmet’iz, Medeni’yiz, Hasan Ferit’iz, Berkin’iz… Biz başka bir dünya isteyenleriz! Ve o dünyayı ancak ve ancak kendi ellerimizle kuracağımızı biliriz.
Değerli Emekçiler,
AKP faşizan uygulamaları sadece Taksim yasağı ile değil her alanda doludizgin devam ediyor.Yerel seçimi İstiklal Savaşı’na benzeten hükümet seçim sonrası saldırılarını artırdı.Bu saldırıların sonuncusu Ankara Büyükşehir Belediyesi’nde yaşandı.14 kamu emekçisinin işine son verildi, yüzlercesi sürgün edildi. Ülkemiz insanlarının geleceği Başbakan’ın, Ankara Büyükşehir çalışanlarının iş güvencesi ise Melih Gökçek’in iki dudağı arasına sıkıştırılmak isteniyor.Kamu kurumları şirket gibi yönetiliyor, kamu hizmetleri kar-zarar hesabı üzerinden piyasaya peşkeş çekiliyor.
15 arkadaşımız hala cezaevlerinde, serbest bırakılan arkadaşlarımız ise onlarca yıllı ceza tehdidi altındalar. Yaptığımız her eylem ve etkinlik hakkında soruşturmalar açılıyor.İşyerlerinde sendikal çalışmalarımız engelleniyor, üyelerimiz fişleniyor.Hak arama mücadelesi “şımarıklık” olarak değerlendiriliyor.
Peş peşe çıkarılan torba yasalarla kazanılmış haklarımız birer birer elimizden alınıyor, esnek, kuralsız, taşeron ve angarya çalışma yaygınlaştırılıyor.
Sendikal haklarını kullandıkları için emekçiler her gün polis-işveren işbirliğiyle saldırıya uğruyor, işten atılıyor, sürgün ediliyor, soruşturmalara maruz kalıyor.
Madenler ve elektrik santralleri başta olmak üzere geriye kalan birkaç kurum bile özelleştirilerek sermayeye peşkeş çekiliyor.
Gelir dağılımı oranlarındaki ve vergi adaletsizliğindeki uçurum her gün biraz daha büyüyor.
Ancak bir savaşta yaşanabilecek sayıda insanımızı her gün yaşanan kaza süsü verilmiş iş cinayetlerinde yitiriyoruz.
Hırsızlık, yolsuzluk, rüşvet ve talan artık AKP’nin kıblesi ve siyaset felsefesi olmuş durumda.
Ama artık bu böyle gitmez, gitmeyecek. Gün geldi, devran dönüyor! AKP 8 Mart’tan Nevruz’a, Gezi’den 1 Mayıs’a işyerlerinde, alanlarda, sokaklarda direnen, mücadele eden emekçilere er ya da geç hesap vermekten kurtulamayacak. AKP tomalarla, gazla, copla, plastik mermiyle bizleri engelleyeceğini sanıyorsa yanıldığını görecek. Çünkü bizler, sokaklarda, meydanlarda, işyerlerinde, okullarda, yoksul mahallelerde ayağa kalkıp yüzlerini güneşe dönenleriz.
Çünkü bizler artık istediğimiz ülkenin, umut ettiğimiz yaşamın hayal olmadığını biliyoruz.Ve biliyoruz ki gelecek direnen, mücadele eden emekçilerindir.
YAŞASIN 1 MAYIS!