Aziz ve Muhterem kardeşlerim...
Ben Ekmeleddin İhsanoğlu. Halk çocuğuyum. Yozgatlı İhsan Efendi’ninoğlu, Yozgatlı Hacı Aziz’in torunuyum.
Adımın anlamı
“İslam dini konusunda en yetkin, alim olmuş kimse” demektir.
Bu ad Anadolu’da çok kullanılmıştır.
Bu adın bana konması,
milli şairimiz,
Mehmet Akif Ersoy’un bir vasiyetidir.
Akif, babamın en yakın arkadaşı,ağabeyiydi,
ben onun manevi dergahında büyümüşbir insanım.
Mehmet Akif babamın dini ilmine çok güvenirdi,
ölmeden önce babama tembihlemiş:
“Bir oğlun olursa onun adını Ekmeleddinkoyacaksın” demiş.
Yani her sabah söylediğimiz “Korkmasönmez bu şafaklarda yüzen al sancak” sözlerinin şairi, benim adımı da ben doğmadan koymuş.
Annemin babamın doğduğu dönemde Mısır,
Konya gibi,
Sivas gibi
bir Osmanlı toprağıydı.
Sonra sınırlar çizildi
topraklar ayrıldı
ama hayat devam etti.
Büyük üzüntümüz, evimizde konuştuğumuz güzel Türkçemizi sokakta duymamaktı.
Bir insanın ana diliyle konuşabildiği toprak o insanın anavatanıdır.
Aksi halde gurbettedir.
Ben bunun acısını çocukluk yıllarımda yaşadım.
Ben, erken yaşta yetim kaldım
ve büyük sorumluluklar üstlendim.
Atılan iftiraların aksine,
Türk vatandaşı olduğumuz için bize yetim aylığı bağlanmadı.
Çok sıkıntı çektik
ama bir Türk ailesine yakışır şekilde
başımızı hep dik tuttuk.
KARDEŞLERİM
benim ömrüm bilimle,
kültürle,
dinler arasında anlayış köprüleri kurmakla,
uluslararası siyasetle geçti.
Dünyada görmediğim ülke,görüşmediğim lider kalmadı.
Görevde olduğum sürece,
İslam dünyasındaki ekonomik adaletsizliğe çare olmak
en önem verdiğim konu oldu.
Zengin İslam ülkelerinde,
yanı başlarındaki yoksul din kardeşlerine her fırsatta hatırlattım.
10 milyar dolarlık fakirlikle mücadele fonunun kurulmasına vesile oldum.
Sonuçta Allah’ıma bin şükür olsun,
100 milyondan fazla yoksul Müslüman kardeşimin derdine derman oldum.
Her birinden aldığım hayır duaları için rabbime şükrediyorum.
BEN BU HİZMETİ BÜTÜN İSLAM DÜNYASI İÇİN YAPTIM.
ŞİMDİ ÜLKEM İÇİN DE YAPMAYA TALİBİM.
Mesela 40 milyondan fazla vatandaşımız faiz yükü altında eziliyor.
IMF’ye borcumuzu sıfırladık ama o borcun üç katı kadar dış borcun altına girdik.
Ev taksiti, araba taksiti, kredi kartı borcu ödüyorsunuz. Bankanın faiz karı artıyor, milletin borç kahrı çoğalıyor.
Zenginin borcunu silen devlet, neden fakirine beyaz bir sayfa açmıyor?
Cumhurbaşkanı olduğumda bütün partilerin el ele vererek bu soruna çözüm sağlamasını teşvik edeceğim.
Maalesef meclis, siyaset konuşmaktan bu konulara bakamıyor.
Böyle önemli meseleler
ancak tam meclis mutabakatıyla çözülür.
Büyük laflar konuşmaktan
Erzurumlu küçük esnafın,
Afyonlu çocuğun derdi hep geri planda kalıyor.
AZİZ VE MUHTEREM KARDEŞLERİM,
Biz bir günlük insan değiliz.
Ben gündelik siyasetin içinde yer almadım, almak istemedim.
Ama siyaset ve devlet adamlarımızınyakınında oldum, devletin hizmetinde oldum.
Rahmetli Alparslan Türkeş
ve rahmetli Turgut Özal ile çalışma şerefine nail oldum.
Beni İslam İşbirliği Teşkilatı Genel Sekreterliği’ne ilk aday gösteren
rahmetli Necmettin Erbakan’dır.
Sayın Süleyman Demirel’in elinden,
Rahmetli Ecevit ve Sayın Bahçeli’nin hükümetleri döneminde
“Devlet Üstün Hizmet Madalyası” aldım.
Ak Parti hükümetleriyle,
Cumhurbaşkanımız Sayın Gül ile,
Başbakanımız Sayın Erdoğan ile
beraber çalıştım.
Özellikle İslam ülkeleriyle olan ilişkilerimizi
daha da geliştirmek,
onların finansal güçlerini yönlendirip
ülkemize kaynak sağlamak konularında hizmetlerim oldu...
Bu sebeple Cumhurbaşkanımız,
Başbakanımız
defalarca bana teşekkürlerini sundular.
Bütün bunlar arşivlerde mevcuttur.
Peki ne oldu da son aydır hakkımda akıl almaz hakaretler, iftiralar üretiliyor?
Mesela bir sohbette
"Arap ülkeleri arasındakikavgalarda tarafsız kalmalıyız” dedim.
Bu arkadaşlar “Filistin ile İsrail arasında tarafsız kalmalıyız” dediğimi iddia ettiler.
ALLAH AŞKINA! İsrail bir Arap ülkesi mi?
Ben İsrail’i her zaman lanetledim,
Filistin’in hep yanında oldum.
Gazze’ye boş lafla,
sloganlarla gitmedim.
Hizmetle, ateşkesle, insani yardımla gittim.
Hamas ile El-Fetih’i barıştırdım.
Filistin’inin Unesco ve BirleşmişMilletler’e üye olmasını sağlayarak
en büyük hizmeti yaptım. Onlardabeni K
udüs Yıldızı Nişanı ile takdir ettiler.
Milletim adına alıp gururla göğsüme taktım.
Kardeşlerim benim kabahatim,
“karşı taraf”a geçmekmiş...
Bu “karşı taraf” sözü bana ait değil,
bizzat AK Parti’li eski bir arkadaşlarıma ait...
Dediler ki, ben karşı tarafa geçmişim.
Neresiymiş bu karşı taraf?
Ak Parti dışındaki partilerin olduğu tarafmış.
AZİZ MİLLETİM...
İşte en büyük meselemiz BU cümlede gizli...
Bu zihniyet bir felaketin habercisidir.
Biz nereye gidiyoruz?
AK Parti, bundan on üç yıl önce,
bu ülkede kötü giden işlere isyaneden
genç bir kadro tarafından kuruldu.
Bugün o kadronun büyük bölümü ayrıldı.
Biri farklı tek söz söylediğinde “hain” ilan ediliyor.
O hale geldik ki,
Büyük Türkiye’miz, milletimiz,
bizler ve onlar diye ikiye ayrıldı.
Şimdi Türkiye’yi yüz kişi olarak düşününüz.
AK Parti yöneticileri öyle garip bir düşüncede ki,
onlara göre sadece kendilerine oy veren kırk beş kişi millet ...
Peki ya geri kalan elli beş kişi millet değil mi?
Benden örnek alın...
İki ay önce “milli gurur”dum,
bugün neredeyse “vatan haini” diyecekler..
KARDEŞLERİM,
İŞTE BU ZİHNİYETE DUR DEMEK İÇİN ADAYLIĞI KABUL ETTİM.
Benim gözümde o partili, bu partili diye bir ayrım yok.
Ama ben yalnızca desteğini açıklayan on üç partiyi değil,
tüm partilerimizi,
bütün milletimizi sevgiyle kucaklıyorum.
Benim siyasi düşüncem bellidir.
Ben milliyetçi, muhafazakar vedemokrat bir insanım,
dindar bir aile içinde yetiştim.
Aynı zamanda Atatürk’ün ülkem için gösterdiği
muasır medeniyet seviyesine ulaşma ülküsüne
sımsıkı sarılmış bir insanım.
Neysem oyum,
gizlim saklım yok...
Bugüne kadar Türk- Kürt,
Sünni-Alevi,
sağcı-solcu diye ayrım yapmadım,
bütün vatan evlatlarına eşit sevgive saygı ile yaklaştım.
Ve bundan sonra da
Cumhurbaşkanı olarak bu düşünceile çalışacağım.
Bu kampanya boyunca
başbakan kürsüden bana hakaretleryağdırdıkça,
gazeteciler benden de karşılık beklediler.
Çok net konuştum:
“Başbakanımız hepimizin başbakanıdır. Bana ne derse desin,
ben kendisine aynı üslupla cevap vermem.
Ben, Hacı Bektaş-ı Veli’nin “İncinsen de İncitme” sözüne inanıyorum.
Kötü sözlerle, ayrıştırıcı dille
12 yıldır gönülleri birbirindenayırdınız,
yol yapsanız neye yarar?
Yollar kentleri birleştirir AMA gönülleri birleştirmez.
KARDEŞLERİM
Türk milletinin en kutsal değeri kitaptır.
Biz kitap deyince Kuran-ı Kerim’ianlarız...
İkinci kutsal değerimiz bayraktır.
Bayrağımız bizim kanımızdır canımızdır...
Bir başka kutsalımız da ekmeğimizdir.
Ekmek bir ülkenin dirliğidir,
birliğidir.
Ekmek yere düşerse
öpüp alnımıza koyarız.
Yurt içinde yurtdışında milyonlarcainsanımız
ekmeğini kazanmak için madenleregirer,
konfeksiyon atölyelerinde,
dökümhanelerde,
havasız ofislerde ömür çürütür.
Bugün Türkiye’nin önündeki en büyük tehlike
ekmeğini kaybetme tehlikesidir.
Bir parti,
“Bana oy verenler iyidir,
diğerleri düşmandır”
diyebiliyorsa,
kardeşi kardeşe düşürüyorsa
bu büyük bir tehlikedir...
Hayatımız boyunca
sonu hüsranla biten birçok lidergördük.
Bu kibirli liderler
bir süre ülkelerine hizmetettilerse de,
hem kendilerini yok ettiler
hem de ülkelerini yerle bir ettiler.
KARDEŞ KAVGASININ BAŞLADIĞI GÜN,EKMEK KAVGASININ ANLAMI KALMAZ.
ÖFKE HAYATA HAKİM OLDUĞU GÜN,
CEHENNEM YERYÜZÜNE İNER.
O gün esnaf, dükkânların kepenklerini indirir...
AZİZ VATANDAŞLARIM, Ben
Din,
mezhep,
etnik ayrımcılık adına
yapılan onlarca yanlışlığa şahit oldum.
Gücüm yettiğince arabuluculuk ettim,
bunları çözdüm.
Masum insanların ölmesine engeloldum.
Ama bugün ne yazık ki gencecik Türkmen kızlarımıza
gözü dönmüş IŞİD canileri tecavüzediyor, onları vahşice katlediyorlar.
Din adına pek çok ülkede kadınlartemel hak ve hürriyetlerinden mahrum,
sokaklarda birlik yerine çatışma,
dirlik yerine yokluk var.
Bu ayrılık bitmeli,
bu öfke lisanı susmalı artık.
Toprağa kin ekersen,
kin biçersin.
Öfke ekersen,
öfke biçersin.
Cumhurbaşkanlığı siyasi taraftarbirlik makamı değil,
anlayış makamıdır.
Meclisi el ele verdirecek itibar makamıdır.
Yol, köprü yapma makamı değil,
yol gösterme makamıdır.
Hepimiz bu dünyada kiracıyız.
Hepimizin bir nefes aralığı kadarcanı var.
Hepimiz faniyiz.
ÖLÜMSÜZ OLAN MİLLETİMİZDİR,
ÖLÜMSÜZ OLAN İNANCIMIZDIR,
MEFKUREMİZDİR,
ÖLÜMSÜZ OLAN ÜLKÜMÜZDÜR,
ÜLKEMİZDİR.
BU VATANA HİZMET EDEN HERKES BÜYÜKTÜR
AMA KİMSE BU VATANIN KENDİSİNDENBÜYÜK DEĞİLDİR.
Bakın bilimde İran bile bizi geçiyor.
Otuz sene önce önünde olduğumuz Güney Kore,
şimdi Japonya’yı
yakalıyor
.Kırk sene önce dünyanın on yedinci ekonomisiydik,
şimdi on sekize düşmek üzereyiz.
Diğer ülkelerle kıyaslarsak
aslında b
unun çaresi daha az siyaset,daha çok eğitimdir, daha iyi ekonomidir.
Boş lafla değil.
Okuyarak,
ter dökerek,
öncelikle en yoksul çocuklarımızıdoktor, mühendis, bilim insanı yaparak;
her insanın ilk başta onurunu koruyarak,
Gençlerimize öğrettiğimizden çok,
onlardan öğrenmeye çalışarak.
Önümüzde çok güzel günlerolacağına, benim inancım tamdır...
Hakk’ın inayeti,
halkın desteği ile,
yani sizlerin oylarıyla,
evvel Allah Büyük Türkiye’minönünde kimse duramaz.
Ama bir taş atımlık mesafede Başkonsolosu’nu,
Memurunu, bebeğini koruyamayıp,
Irak’taki Türkmen kardeşlerimizizalimlerin eline bırakan devlet büyük devlet olamaz.
Milli birlik ve beraberliğimizin
milletten ve meclisinden uzakpazarlıklarla bölünmesine izin vermeyeceğim.
Peygamberimiz sallallâhu aleyhi ve sellem,
“Bu dünya ahiretin tarlasıdır” buyurmuş.
Bu tarlaya Kardeşlerim,
sevgi ekmek için,
saygı ekmek için,
dirliği, birliği ekmek için,
ekmeğimize hürmet etmek için emrinizdeyim efendim.
Aziz Milletim,
Adaletsiz ve eşit olmayan şartlarda yürütülen bu seçim kampanyasında
ilk defa sizlerle on beş dakika
hasbıhal etme imkanı bulduğumiçin bahtiyarım.
Cenabı Allah milletimizi
istiklalden mahrum etmesin, bizi
istikbalimizden endişe ettirmesin.
Ülkümüz ülkemizin birliği olsun.
Milletimiz devletimiz ilelebet payidar olsun.
Allah’a emanet olunuz, sağ olunuz var olunuz.