Yayın Tarihi:24 05 2016 16:44(984)

28 Mayıs Laik Yaşam ve İş Güvencesi Samsun Mitingi

"Laik Eğitim, Laik Yaşam ve İş Güvencemizden Vazgeçmeyeceğiz!" şiarıyla 28 Mayıs 2016 Cumartesi günü Samsun'da gerçekleştirilecek mitingimize ilişkin KESK Dönem Sözcüsü Metin Gürbüz'ün basın bildirisi.

Miting Tarih ve Saati: 28 Mayıs 2016 Cumartesi, 12.30
Miting Toplanma Yeri: Samsun Tren Garı
Sinop'tan Kalkış Saat ve Yeri: 08.30, Sinop Uğur Mumcu Meydanı

Laik eğitim, laik yaşam ve iş güvencemizden vazgeçmeyeceğiz!
Baskı, sürgün ve işten atmalara karşı alanlardayız!

 Türkiye, benzer örneklerini ancak faşist rejimlerde görebileceğimiz baskıcı, otoriter ve anti demokratik politika ve uygulamalara giderek daha fazla sahne oluyor. Kendi içerisindeki farklı seslere dahi tahammül edemeyen AKP, yaşamlarımızı tek adam diktasıyla kuşatmanın yollarını arıyor.

Muhalif, eleştirel en demokratik tepkiler dahi şiddetle bastırılıyor. İktidarını kaybetme korkusu içinde olanlar, hukukun ve demokrasinin en temel ilkelerini ayaklar altına alıyor. Anayasayı askıya alan, bürokratlara mevzuata uymama çağrısı yapan bir kişinin aklı, arzuları ve hırsı Türkiye’yi ateşin içine sürüklüyor.

Türkiye tarihinde, eşi benzeri görülmemiş bir savaş politikası izleniyor. Hukuksuzca ilan edilen ve ayları bulan sokağa çıkma yasaklarıyla yaşam hakkı yok sayılıyor, sağlık ve eğitim gibi en temel kamu hizmetleri fiilen askıya alınıyor. Okulları ve hastaneleri karargahlara çevirenler, on binlerce öğrencinin eğitim hakkını gasp ediyor, sağlık hizmetine ulaşımı engelliyor. Sınır bölgesinde yaşayan ve her gün düşen IŞİD füzeleriyle can güvenliği ortadan kalkanların yaşamları, AKP’nin siyasi hesaplarında en küçük bir etki dahi yaratmıyor!

Bu gidişatı eleştirenler ise AKP’nin yürüttüğü cadı avının kurbanı yapılmak isteniyor. Hırsızlara dokunmayanlar, milletvekillerine dokunmanın derdine düşüyor. Milli iradeyi sadece kendisi için meşru görenler, kendisi gibi düşünmeyen milletvekillerini cezaevine göndermekle tehdit ediyor. Akademisyenler, gazeteciler, sendikacılar, sanatçılar, öğrenciler kısaca muhalif her ses, her düşünce susturulmak isteniyor.

Bir tarafta bunlar yaşanırken diğer taraftan AKP, patronların ve sermaye çevrelerinin gönlünü hoş tutmanın peşine düşüyor. Taşeron işçileri kadroya geçireceğiz yalanına sarılıp, işçilerin kıdem tazminatına göz dikiyor. İnsanlık tarihinin utanç sayfalarında yer alması gereken kiralık işçilik uygulamasını yasalaştırarak, işçilere kölelik koşullarını dayatıyor. Kamuda ise yüz binlerce emekçinin iş güvencesine saldırarak, esnek ve güvencesiz istihdamın kapsını aralıyor. Esnek ve güvencesiz istihdamın yaygınlaştırılmasında ve sermayeye ucuz iş gücü sağlanmasında ise kadını eve hapseden uygulamalara hız veriyor.

Demokrasinin ve hukukun askıya alındığı bu dönemde, toplumsal dokumuzdaki farklılıkları “tekçi” politikalarla boğmaya, kendi arzuları doğrultusunda yeni bir toplum yaratmaya çalışıyor! AKP, kamusal olan her alanı dini kural ve referanslara göre biçimlendirmek istiyor. Dinselleştirme politikaları her türlü sömürüye, zulme, talana ve yalana kalkan yapılmak isteniyor.

Ancak unutulmamalıdır ki hiçbir toplum tamamen aynı düşünen, aynı inancı paylaşan, aynı değerleri benimsemiş insanlardan oluşmamaktadır. Bu nedenle laikliğin varlığı, din ve mezhep farklılıkları üzerinden halkların, farklı inançtan ve mezhepten insanların birbiriyle çatışmalarına son vermek, her inancın kendisiyle ve diğer inançlarla eşit haklar temelinde ilişki kurmasını güvence altına almak açısından önemlidir. Değişik din, mezhep, inanç ve dünya görüşünden insanların gerçek anlamda “eşit yurttaş” olarak kabul edilmesi, devletin bütün inançlara eşit mesafede ve tarafsız olmasına, günlük yaşamın her alanında okulda, işyerinde, üniversitede, sokakta, farklı kimlik, inanç ve dünya görüşleri arasında ayırım yapılmamasına bağlıdır.

Ancak Türkiye’de inşa edilen hakim din kavrayışı ve “Türk-İslam” sentezi politikalar ile eşit yurttaşlık ilkesi daha ilk elden ortadan kaldırılmıştır. Türkiye’de yaşayan farklı inanç grupları ve bir dine inanmayanlar birçok politikada, fiilen ve resmi olarak yok sayılmış ve sayılmaya da devam edilmektedir.

Diyanet İşleri Başkanlığı ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı gibi birçok kurum arasında protokoller yapılarak, dinselleştirme politikalarının etkisi hızla yaygınlaştırılmaktadır. Öyle ki camilerden patronların çıkarlarını savunan, “greve çıkmanın caiz olmadığını” anlatan vaazların verilmesi sağlanmaktadır. İHH, TÜRGEV, ENSAR gibi çok sayıdaki vakıf ve dernek, eğitim ve yükseköğretimin temel bileşeni haline getirilmekte, kamu hizmetleri zayıflatılarak bu çevreler güçlendirilmek istenmektedir.

AKP’nin 2023 vizyonuyla yürüttüğü politikalar işçilerin, kamu emekçilerinin, gençlerin ve kadınların sorunlarına çözüm olmamıştır. Aksine AKP, var olan sorunları daha fazla derinleştirmiştir. Bu politikaları eleştiren, AKP’nin eşitsiz ve ayrımcı politikalarına direnen, eşit, özgür, demokratik, barış içinde daha güzel yarınlar için mücadele eden biz kamu emekçileri ise bugün, mücadele tarihimizde hiç olmadığı kadar baskı altına alınmak isteniyoruz.

Özellikle sendikal faaliyetlerimizi suç kategorisine yerleştiren Başbakanlık Genelgesi’nin ardından, başta eğitim ve bilim emekçileri olmak üzere on binlerce kamu emekçisi hakkında hukuksuzca soruşturmalar açılmıştır.

Bilinmelidir ki kamu emekçilerinin emeğine, haklarına ve geleceğine sahip çıktığımız; savaş politikalarına karşı barışın, zalime karşı mazlumun, sömürüye karşı emeğin sesi olduğumuz için işten atılıyor, soruşturmalara maruz kalıyor, sürgün ediliyoruz.

Bu baskı, sürgün ve işten atma politikasının amacı açıktır! AKP, tüm kamu emekçilerini kendisine kapı kulu yapmayı arzulamaktadır. Kamu emekçilerinin kendisini insana, topluma ve doğaya karşı değil, sadece ama sadece AKP’ye karşı sorumlu görmesini istemekte, emekçileri hükümet memuru yapmayı hedeflemektedir!

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ifade ettiği üzere AKP, tıpkı patronlar gibi işine gelmeyen, itiraz eden, hakkını arayan, geleceğine sahip çıkan kamu emekçisini karşısında görmek istememektedir! AKP’nin en büyük hayali, devlet kadrolarının tamamıyla “AK kadrolardan” oluştuğu bir Türkiye yaratmaktır.

Özellikle belirtmek isteriz ki AKP’nin bu yaklaşımı tüm kamu emekçilerinin geleceğini ve kamu hizmetlerinin niteliğini doğrudan tehdit etmektedir. Hazırlanan yasa tasarılarında “siyasi olan ve siyasi olmayan grev” tanı<img src="http://www.boyabatgazetesi.com/kut/resim/hakki/13/thumbs/kesk.jpg">mları yapılarak grev hakkımıza saldırılması, bu durumun somut ifadesidir!

Ancak baskıyla, sindirme politikalarıyla, sendikal hak ve özgürlüklerimizi yok sayan düzenlemelerle amacına ulaşacağını sanan AKP’nin unuttuğu bir gerçek vardır! O da KESK’in mücadele kararlılığı ve azmidir!

Gerçek demokrasinin, eşit yurttaşlığın, temel hak ve özgürlüklerin, nitelikli kamu hizmetlerinin genişlemesinin en önemli yolunun laik eğitim, laik yaşam ve herkese güvenceli iş mücadelesini güçlendirmekten geçtiğini düşünüyoruz.

İktidarın kendi çıkarları için sürdürdüğü inanç istismarına yönelik girişimlerini boşa çıkarmak, gerçek anlamda laik ve demokratik bir ülkede barış içinde bir arada yaşamak için “Laik Eğitim, Laik Yaşam ve İş Güvencemizden Vazgeçmeyeceğiz! Baskı, Sürgün ve İşten Atmalara Karşı Alanlardayız!” şiarıyla 28-29 Mayıs tarihlerinde 8 ilde bölgesel mitingler düzenleme kararı almış bulunuyoruz.Çağrımız sadece konfederasyonumuza bağlı sendikalarımızın üyelerine değil, çocuklara, öğrencilere ve ülkenin geleceğinden endişe eden herkesedir. Çocuklarının ve ülkenin geleceğinden endişe eden herkesi, 28 Mayıs 2016 Cumartesi günü Samsun Bölge Mitingimize ülkemizin ve çocuklarımızın geleceğine hep birlikte sahip çıkmaya çağırıyoruz.

Facebook'ta Paylaş
2. Yorum: memati 24 05 2016 22:35
yav zaten chp deyilmi onları şimartan sözde güneydoğu raporu diye birşey uydurmuşlar bizim için canını hiçe sayan vatan evlatlarımızı orda suçlu ilan ediyorlar ben bu bunların aklından şüphe ediyorum

1. Yorum: milat 24 05 2016 17:26
bakın bildiride ne yazıyor "türkiye tarihinde, eşi benzeri görülmemiş bir savaş politikası izleniyor.hukuksuzca ilan edilen ve ayları bulan sokağa çıkma yasaklarıyla yaşam hakkı yok sayılıyor,sağlık ve eğitim gibi en temel kamu hizmetleri fiilen askıya alınıyor.okulları ve hastaneleri karargahlara çevirenler,on binlerce öğrencinin eğitim hakkını gasp ediyor,sağlık hizmetine ulaşımı engelliyor"-"kendisi gibi düşünmeyen milletvekillerini cezaevine göndermekle tehdit ediyor.akademisyenler, gazeteciler kısaca muhalif her ses,her düşünce susturulmak isteniyor." bu bildiri yazanlara göre devlet pkk ya karşı yaptığı operasyonlarda görülmemiş bir savaş politikası izliyormuş,pkk ya destek çıkan akademisyenler,devlete ihanet eden casus gazetecileri susturmak istiyormuş.pkk nın temsilcisi bu sol örgüt kalkıyor samsunda miting yapıyor ve chp-hdp destekliyor.sonrada bu haince bildiriyi yazanlar vatansever ak partiye oy verenler hain öylemi..hadi oradan


Yorumcuların dikkatine! Yasal Uyarı!

  1. Yorumlarınızı anlaşılır bir dille ve dilbilgisi kurallarına uygun olarak özenle yazınız. BÜYÜK HARF kullanmayınız. Tekrar okuyarak yanlışlarınızı düzeltiniz.
  2. Anlaşılmaz kısaltmalar yapmayınız.
  3. Lütfen yorumlarınızda terbiye dışı sözler kullanmayınız.
  4. Yazılan yorumların sorumluluğu yazarına aittir. Sonradan pişman olunacak hukuki sorunlarla karşılaşmamak için kişi veya kurumlara yöneltilmiş olan eleştirileriniz hakarete varmasın.
  5. Yorumlar denetlendikten sonra yayına verilecektir.
  6. Yazılarımızda yanlış ya da kusurlu bir konu bulunursa bunu lütfen bize bildiriniz.

Yukarıdaki Sözleşmeyi/Uyarıları kabul ediyorum.
'Evet' Yazın:
İsim:
E-mail: (isteğe bağlı)




Beni Unut
Yazı ve Haberleriniz İçin:
boyabatgazetesi@boyabatgazetesi.com
haber@boyabatgazetesi.com
adreslerine E-posta gönderebilirsiniz.
Nisan ayı ziyaretci sayısı:

364547


Tasarım:DtGaNi