27 Mayıs 2013’te Gezi Parkı’nda yağmaya, talana karşı başlayan nöbet devam ediyor… Bugün Uğur Mumcu Meydanında saat 17.30'da yapılacak olan basın açıklamasında İlker Şahin'in okuyacağı basın metni.
BASINA VE KAMUOYUNA
27 Mayıs 2013’te Gezi Parkı’nda yağmaya, talana karşı başlayan nöbet devam ediyor…
İstanbul’un son yeşil alanlarından birisi olan Taksim Gezi Parkı'nın daha fazla rant içinbetonlaştırılmasına, tek tip yaşam dayatılmasına itirazla başlayıp, eşit, özgür, laik ve demokratik birülke talebi ile tüm ülkeyi saran Gezi Direnişinin üzerinden tam üç yıl geçti.
Gezi Direnişinin 3. yıldönümünde Mimarlar Odası'nın Yıldız Sarayı'nda bulunan binasının zorlatahliyesi için yapılan hukuksuz girişimi ve göz altıları kınıyoruz. Gezi Parkı mücadelesinde aktif rolalan ve Gezi Parkı'na Topçu Kışlası'nı yeniden inşa etme projesini mahkemeye taşıyan MimarlarOdası'ndan intikam alınmak istenmektedir.
Gezi Parkı’nda yağmaya, talana karşı başlayan nöbet, sokak sokak, mahalle mahalle tüm ülkeye yayılandireniş, sadece Gezi Parkı’nı değil, bütün bir ülkeyi sermayenin talanına açan, yıllardır emek vedemokrasi düşmanlığının bayraktarlığını yapan, yaşam alanlarına müdahale eden, tüm özgürlük vedemokrasi alanlarını daraltanlara karşı halkın yükselen tepkisinin ifadesi oldu. Milyonlar her türlübaskıya rağmen kararlılıkla taleplerini savundu, teslim olmadı, olmuyor, olmayacak.
Gezi direnişi Türkiye'deki bütün toplumsal kesimlerdeki itirazın genel adıdır. İktidarın sömürü, baskı vegerici düzeninde sesi ve nefesi zorla kesilen halkın aldığı nefes, haykırdığı sestir. Kadınlara, gençlere vetoplumun tüm ilerici-özgürlükçü değerlerine yönelik gelişen saldırılara karşı özgür bir ülke ve hayatkurma mücadelesidir.
Gezi direnişi ülkemizde bir direnme kültürü yaratmıştır. Bu güne kadar görmediğimiz müthiş birdayanışma duygusu, büyük bir özveri, korku zincirinin kırılıp atıldığı bir toplum karşımıza çıkmıştır.Gezi’de korku imparatorluğu yaratmaya çalışan AKP’nin otoriter, dayatmacı, baskıcı ve laiklik karşıtıpolitikalarına karşı ayağa kalkan halk, ‘Artık Yeter!’ demiştir.
Buna rağmen milyonların taleplerini görmemekte ısrar eden iktidar; en ufak itiraza karşı polisiyle gazbombaları yağdırıyor, silah kullanıyor. Halkın can güvenliği, bizzat kendilerini korumaklagörevlendirilenler tarafından tehdit ediliyor.
Demokratik ve meşru talepleri için alanlara çıkan herkes hedef gösteriliyor, düşman olarak görülüyor,vuruluyor, gözaltına alınıyor ve tutuklanıyor. "Artık hukukta benim, adalette benim" diyor.
Devletin görevi, işlenmeyen suçun olasılığı üzerinden savcılara/hakimlere ceza talimatı vermek değildir.
Polis devletini kurumsallaştırmak, hukuk dışılıklara kılıf uydurmak ve yargılanmaktan kurtulmak içinbirbiri ardına yasalar hazırlıyorlar, saraylar kuruyorlar. Yandaş medya özel savaş lobisi gibi çalışıyor,toplumsal muhalefeti etkisizleştirmek için her tür yalanı ve dezenformasyonu yapıyor.
Ancak güçlü bir akıntıya kürek çekmenin nafile olduğunu, baskı ve zor karşısında halkın er ya da geçayağa kalkacağını ve ok yaydan çıktıktan sonra da durdurulamayacağı gerçeğini unutuyorlar!Hukuksuzluğa, polis şiddetine, göz altılara, tutuklamalara, her türlü baskıya, karalamaya, yalan vedolana karşı, haklı, meşru ve kararlı mücadelemiz devam edecektir.
Ethem Sarısülük, Ali İsmail Korkmaz, Mehmet Ayvalıtaş, Medeni Yıldırım, Hasan Ferit Gedik, AhmetAtakan, Abdullah Cömert, Mehmet İstif, Fadime Ana, Berkin Elvan, Uğur Kurt, Ayhan Yılmaz ve diğeryitirdiklerimizi unutmadık unutmayacağız. Katiller yargılanmaktan kurtulamayacaklardır.
Sinop Barış ve Demokrasi Platformu bileşenleri olarak; eşit, özgür, laik ve demokratik bir gelecekmücadelesinde kadınları, çocukları, kamu emekçilerini, işçileri, gençleri, emeklileri ve tüm halkımızıdirenişin parçası olmaya ve mücadeleyi büyütmeye çağırıyoruz.
SİNOP BARIŞ VE DEMOKRASİ PLATFORMU