“Kayı” serisinin ardından bu kez de “Otağ” ile okurlarıyla buluşan tarih profesörü Ahmet Şimşirgil iki ciltlik eserinde tarihi ezberleri sarsacak konulara değiniyor. Timaş’tan çıkan kitaplar oldukça konuşulacağa benziyor.
Serinin ilk kitabında; İslâmiyet’in doğuşu, Türklerin İslâmiyet’i kabul etmeleri süreci ve bu süreçte hüküm süren Türk Devletleri anlatılıyordu.
Türkiye’nin yetiştirdiği önemli tarihçilerden Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil geçtiğimiz mayıs ayında Timaş tarafından yayımlanan yeni serisi “Otağ”da, tarihi ezberlerimizi bozacak ilginç konulara değiniyor. Otağ’ın “Türkler’in İslamiyet’i kabülü” konusunun işlendiği serinin 1’inci cildi “Büyük Doğuş”ta birçok ilginç gerçeğe yer veren Şimşirgil kitabı hakkında yaptığı değerlendirmede şunları söylüyor: “Ülkemizde tarih denildiği zaman umumiyetle bahse konu edilen Osmanlılardır. Zira hem tarih sahnesinden çekilen son devletimizdir hem de hemen her bakımdan büyük bir imparatorluğun ve medeniyetin sahibidir. Ancak Türk milleti elbette bu muazzam devlet ve medeniyeti bir günde kurup geliştirmedi; bunun mutlaka bir arka planı vardı. Dolayısıyla kendinden önce tarih sahnesinde bulunan nice devletin maddi ve manevi tecrübesinden istifade ile bu muazzam devleti ortaya çıkarmıştır.”
İLK TÜRK-İSLAM DEVLETİ KARAHANLILAR DEĞİL!
Kitapta yer alan en dikkat çekici bilgilerden biri İslam’ı seçen ilk Türk devletinin Karahanlılar değil İdil Bulgarları olduğu. Türkler’de bilinenin aksine İslam öncesinde “şaman” adı verilen din adamlarının olmadığını dile getiren Prof. Dr. Şimşirgil “Bütün kaynaklar Türklerin tek bir tanrıya inandıklarını yazar” ifadelerini kullanıyor. İslam’ı Karahanlılar hükümdarı Satuk Buğra Han’dan önce İdil Bulgar Devleti hükümdarı Almış Han’ın kabul ettiği bilgisini veren Şimşirgil, bu bilgiye delil olarak da Almış Han’ın Müslümanlığı seçtiği esnada söylediği “İlahi tebliği can ve başım üzerine aldım ve kabul ettim ya Resulallah” sözlerini gösteriyor.
BİLİNMEYENLERİYLE “NURSUZ TİMUR”
Ahmet Şimşirgil, serinin ikinci cildi “Emir Timur”da ise Osmanlı kaynaklarında “Timur-u bînur” yani “Nursuz Timur” olarak anılan Timurlenk hakkında Yıldırım Bayezid’i mağlup ettiği Ankara Savaşı’ndan çok daha öte bilgilere yer veriyor. “Yenilmez Hükümdar” lakaplı Timur’un, Moğollar’ın hışmına uğradıktan sonra dağılan Türkistan alemini bir araya getirip yeniden şaha kaldırması; hükmettiği beldelerde insanlara büyük eserler bırakması; dine, ilme sanata gösterdiği saygı gibi konulara bilinen kalıpların dışına çıkan bilgilerle değiniyor.
Kaynak:Suat Vilgen/Diriliş Postası