Yayın Tarihi:09 03 2015 22:27(3651)


Eğitim-Bir-Sen'den Kadınlar Günü Programı


Sinop Öğretmenevinde Eğitim Bir Sen Kadın Kolları Komisyonu 8 mart dünya kadınlar gününde çalışanlarla bir araya geldi. Programda Eğitim Bir Sen Kadın Kolları Başkanı Mümine ŞAHİN açılış konuşmasını yaptıktan sonra Sinop Üniversitesi Öğretim Üyesi Yasemin BARLAK kadın ve din ve kadının dindeki yeri ile ilgili konuşma yaptı.
Sinop Eğitim Bir Sen Kadın Kolları Komisyon Başkanı Mümin ŞAHİN 8 Mart Dünya Kadınlar Gününde yaptığı açılış konuşmasında, kadınların gündelik hayatta birden fazla kimliği olduğu, yeri geldiği zaman anne, yeri geldiği zaman baba, yeri geldiği zaman arkadaş, yeri geldiği zaman çalışan,  yeri geldiği zaman hakkın ve merhametin ifadesi olan kadınların, maalesef toplumumuzda hakettiği değeri bulamıyor.  Ülkemizde  artan kadın cinayetleri ve şiddet konusunda devlet acil ve kalıcı önlemler almak zorunda olup, kadın konusunda toplumda oluşan vicdan tahribatını tedavi etmelidir. Kadın konusu siyasi polemik malzemesi yapılmamalıdır. Erkek egemen dilin tasallutundan, feminist jargonun boyunduruğundan kurtarılmalıdır. Kadınların tamamını kapsayan, her toplumsal katmanı  her sosyal tabanı içine alan, kuşatıcılıkta kadınların eğitim, sağlık sosyal ve ekonomik sorunlarını giderici, toplumsal itibarlarını koruyucu tedbirler alınmalıdır.
    
Eğitim-Bir-Sen olarak Kadın Kolları Komisyon Başkanı Mümine ŞAHİN 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla aşağıdaki hususlara dikkat çekiyor ve taleplerimizi kamuoyuyla paylaşıyoruz:

- Kadınlar medyanın ve ekonominin vitrin malzemesi olarak kullanılmamalıdır.

- Bütün kadınlar eğitim ve çalışma hayatına özgür ve özgün halleriyle katılabilmelidir.

- Kadınların çalışma ve sosyal hayatta önlerine konulan bariyerler kaldırılmalıdır
.
- Kadınların inanç hürriyetlerinden gelen doğal hakları ve yaşam biçimleri anayasal düzenleme yapılarak güvence altına alınmalıdır.

-Şiddet gören kadınların korunmasına yönelik atılan adımlar caydırıcı ve toplum vicdanını rahatlatıcı düzeyde olmalı, yenileriyle güçlendirilmeli, can emniyeti sağlanmalıdır.
 
- Kayıt dışı istihdamın önemli bir bölümünü oluşturan kadınların iş güvencesine yönelik çalışmalar hızlandırılmalı; kamu kurum ve kuruluşlarında taşeron kadın işçi çalıştırılmasına bir an önce son verilerek bunlar kadroya geçirilmelidir, bu yöndeki yasaların uygulanması için de titizlik gösterilmelidir.
 
-Kadınların çalışma hayatında doğum izni yetersiz olup uzatılmalı; süt izni kullanımındaki engeller kaldırılmalıdır.

- Televizyonlarda çocuk, kadın ve aileyi hedef alan programlar  genel ahlak ve toplum yapısını zedelemektedir. RTÜK ve Başbakanlık Kadının Statüsü ve Genel Müdürlüğü görevini yapmalıdır. Başta kadınlar  bu seviyesiz programların malzemesi olmaktan kurtulmalı, kadın örgütleri bu tahrip edici programların yayınlanmaması için inisiyatif  geliştirmelidir.

-Kadını metalaştıran zihniyete karşı kadında farkındalık oluşturmak, üreten ve ürettiğini bereketli kılan kadının merhametli elini güçlendirmek için eğitim şartları iyileştirilmelidir.

- Topluma rol-model olarak sunulan modern kadın tipine karşılık, kendi değerleriyle beslenmiş, inanç- bilgi ve kültürle donanmış kadın tipinin örnek olarak kendini ifade edebilmesi için kadınları desteklenmelidir.

Mümine ŞAHİN 8 Mart Dünya Kadınlar Gününü kutladıktan sonra Sinop Üniversitesi Öğretim Üyesi Yasemin BARLAK yaptığı konuşmada:
Son yüz yıl içerisinde küreselleşme adı altında dünyanın birçok ülkesinde gittikçe artan batı kültürünün etkilerini görmekteyiz. Bu gün Amerika’da, Avrupa’da, Türkiye’de, bir Arap ülkesinde veya Japonya’da bir şehrin en işlek caddelerinden birinin fotoğrafını çekseniz ve bu fotoğrafları yan yana getirseniz kafeteryaların, alış-veriş merkezlerinin, cadde ışıklandırmalarının hatta insanların dahi birbirlerinin neredeyse aynısı olduğunu görürsünüz. Etkisini her yönü ile üzerimizde hissettiğimiz batı kültürünün kadın algısını ve bunun köklerini oluşturan Hıristiyanlık ve Yahudilikte kadına bakışın nasıl olduğunu iyi bilmemiz gerekmektedir.
Muharref Tevrat, Zebur ve İncil’den oluşan Kitabı Mukaddes’te Havva, Adem’i doğru yoldan şaşırtan ve günaha sürükleyen kadın olarak tanıtılır. Tanrı’nın yasakladığı meyveyi ilk yiyen Havva olmuş, Havva, Adem’in de bu meyveden yiyerek günah işlemesine sebep olmuştur. Eski Yunan mitolojisinin büyük etkisi altında oluşan Hristiyanlıkta, kadın doğuştan günahkâr, evlilik ise insanları Tanrıdan uzaklaştıran bir kurum olarak algılanmıştır. Yüz yıllarca kadınlar sosyal hayatta birçok faaliyetten soyutlanmış, aşağılanmış, kendilerine hiçbir hak tanınmamış ve çok çeşitli şekillerde eziyete maruz bırakılmıştır. Hatta Avrupa’da kadına düşmanlık o kadar ileri boyutlara varmıştır ki 1450- 1750 yılları arasında “cadı avı” adı altında, şeytanlarla işbirliği yaptığı gerekçesiyle 100 bin ila 1 milyon arasında kadın işkencelere maruz bırakılarak öldürülmüştür. Dikkat edilirse bu tarihler batıda Rönesans ve Reform hareketlerinin gerçekleştiği aydınlanma dönemini içerisine almaktadır. Batıda sanayileşme başladığı dönemlerden itibaren ise kadınlar iş hayatına hızla sürüklenmiş, fabrikalarda ve farklı iş kollarında çok zor şartlarda çalıştırılmış, bununla birlikte birçok haktan yoksun bırakılmışlardır. Hatta 8 Mart Dünya Kadınlar Günü, 1857 yılında Amerika’da işçi kadınların hak arama mücadelesi sırasında 129 kadının polis barikatlarını aşamayarak diri diri yanmalarının sonucunda anma günü olarak kabul edilmiştir.
İslam’da ise kadın bu algıların çok ötesinde bambaşka bir yerdedir. Kur’an-ı Kerim’de Ta-Ha suresinin 120-122. ayetlerinde şeytanın ilk olarak Adem’e hitap ettiği, ardından yasak ağaca eşi ile birlikte yaklaştıkları ifade edilmektedir. Ayetin sonunda “Adem Rabbine asi olup yolunu şaşırdı. Sonra Rabbi onu seçkin kıldı, tövbesini kabul etti ve doğru yola yöneltti” buyrulmaktadır. Yani ne kadın ne erkekte doğuştan günahkârlık yoktur, hatta Havva ilk günahı işleten kişi hiç değildir. Ancak insan hata işlemeye yatkın bir varlıktır ve bunu fark ederek tövbe ettiğinde Allah bağışlayıcıdır, merhamet sahibidir.  İslam’da kadın ile erkeğin insani değerler açısından eşit olduğu ifade edilmiş, bizzat Kur’an-ı Kerim aracılığı ile hakları kayıt altına alınmış, gerek fert olarak, gerek eş olarak, gerekse anne olarak değeri en üst düzeyde tutulmuştur.
    Program Sonunda yılın annesi olarak seçilen Şengül Hanıma plaket ve çiçek verildi.


Facebook'ta Paylaş
4. Yorum: memati 12 03 2015 04:30
sayın sendika yet kilileri maaşlara zam yüzde üç birazda onun için birşeyler yapın eski başkanınız millet vekilliği sözü aldı memuru yüzde üçe sattı bizde mayısta satacağız sizleri

3. Yorum: boş iş 10 03 2015 20:55
bu örgüte sendika demek komiktir. dünyanın her hangi bir ülkesine gidin. konunun uzmanı bir profesöre filan bu sendikanın yaptıklarını bizzat kendi ağızlarından cümlelerle anlatın. bunlara sendika filan demez, güler sadece.


ak partinin devletten cemaati temizleme girişimi her türlü takdiri hak eden bir çabadır. lakin cemaat temizlenirken bu kez bunlar devleti ele geçirmektedir. bu yüzden durum maalesef eskisinden farklı olmayacaktır.

2. Yorum: bre cahil 10 03 2015 08:21
bre cahil benim dinim kadına verilebilecek en büyük değeri vermiş, cenneti onun ayağının altına sermiş. ikinci sınıf olarak gördüğümüz kadınlarımız değil, senin gibi ham softa kaba yobaz cahillerdir. hem de o kadar cahillik ki ettirdiği laflara bak. bizim kadınlarımız diyor ki;
benim yaşamım senin yaşamın
benim hayatım senin hayatın
benim bedenim benim mahremim

sen sahip olduğun kadına istediğini söyletebilirsin. o da senin tarzın.

1. Yorum: gerisi laf-ı güzaf... 10 03 2015 01:52
bu sendikanın eğitimle ilgili düşünce sistemi tamamen, kadına yönelik olarak programlanmıştır! kadınları toplumda 2.sınıf kişiler olarak görürler ve birde sanki kadın haklarını savunurmuş gibi laf yaparlar!
amaçları, kadınları belli bir kalıbın içine sokmak, ve o çerçevede yaşam tarzlarını erkeklerin biçimlendirmelerine göre şekillendirmek!
artık kadınlar;
ey erkekler!
-bu yaşam bizim!
-bu beden bizim!
-bu hayat bizim!
sizler kendi işlerinize bakın! bizlerde bu hayatın her zerresinde varız, var olacağız! kadın ve erkek olarak hiç kimsenin birbirinden üstünlüğü yoktur! demedikçe diğer söylemler laf-ı güzaf'tır!


Yorumcuların dikkatine! Yasal Uyarı!

  1. Yorumlarınızı anlaşılır bir dille ve dilbilgisi kurallarına uygun olarak özenle yazınız. BÜYÜK HARF kullanmayınız. Tekrar okuyarak yanlışlarınızı düzeltiniz.
  2. Anlaşılmaz kısaltmalar yapmayınız.
  3. Lütfen yorumlarınızda terbiye dışı sözler kullanmayınız.
  4. Yazılan yorumların sorumluluğu yazarına aittir. Sonradan pişman olunacak hukuki sorunlarla karşılaşmamak için kişi veya kurumlara yöneltilmiş olan eleştirileriniz hakarete varmasın.
  5. Yorumlar denetlendikten sonra yayına verilecektir.
  6. Yazılarımızda yanlış ya da kusurlu bir konu bulunursa bunu lütfen bize bildiriniz.

Yukarıdaki Sözleşmeyi/Uyarıları kabul ediyorum.
'Evet' Yazın:
İsim:
E-mail: (isteğe bağlı)




Beni Unut
Yazı ve Haberleriniz İçin:
boyabatgazetesi@boyabatgazetesi.com
haber@boyabatgazetesi.com
adreslerine E-posta gönderebilirsiniz.
Nisan ayı ziyaretci sayısı:

398733


Tasarım:DtGaNi