Çanakkale savaşını bu kadar basitleştirmek
Çanakkale ruhuna yapılan en büyük hakarettir.
Çanakkale savaşı İngiltere, Fransa, Büyük Brıtanya, Yeni Zelanda, Avustralya, Kanada ve Hindistan ittifakına karşı kazanılmış en büyük zaferdir. Savaşın amacı boğazlardan geçilerek İstanbul’u kuşatmak akabinde büyük bir islam ülkesini haritadan silmekti. Allah’ın Türk Halkına lütfu olan Mustafa Kemal Atatürk üstün savaş yeteneği ile düşmanın bu hevesini kursaklarında bıraktı. Çanakkale savaşı anlatılmaz sadece o günleri yaşayan bilir. Hele hele içeriğinde Mustafa Kemal Atatürk’ün olmadığı Çanakkale anlatımı sadece laftan ibarettir. Savaşta kazanamayan düşman ittifakı masa başında savaşı kazandı. Çünkü bizimle ittifak olan Almanya savaşı kaybettiği için bizde hükmen yenik sayıldık. Bu nedenle İstanbul ve cevre iller İngiliz, İzmir ve çevre iller Yunanistan.Doğu illerimiz Ermenistan, Sivas ve Adana çevre illerle beraber Fransız, Antalya ve Konya çevre illerle beraber İtalya devletleri tarafından paylaşıldı. (Sevr Anlaşması). Bir zamanlar yüzölçümü 21-22 milyon km2 (Günümüzdeki ölçümlere göre bu rakam doğru değilmiş) olan Osmanlı devleti Sevr anlaşması ile 400 bin km2 ye düşmüş oldu.
Lafın özü…….
İlki 2018 ikincisi 2019 yılında öğretime kapatılan İnönü İlkokulu bahçesinde kurulan Çanakkale platformundan biraz bahsetmek istiyorum. Birgün platformun önünden geçerken yanımdaki arkadaş bizde bakalım mı dedi. Kendisini kırmak istemediğim için teklifini kabul ettim. Beş dakika sonrada o alanı terk ettik.
Nedeni mi?
Bir insan değerleri ile ancak bu kadar dalga geçebilir. Aldığım bilgilere göre de firmanın sahibi AKP’ye yakın birisiymiş Ne kadar üçret ödendi merak etmiyorum da değil yani. Karşılıklı kazılmış iki sper içerisinde 5-10 asker, bir avuçta savaş mühimmatı. Duyduğuma görede savaş sunumlarında Mustafa Kemal Atatürk’ün de adı geçmiyormuş. Geçmemesi de normal zira belediyeden TC kaldırıldı diye binlerce kez yazıldı çizildi. Bu düşüncede olan kişiler ne kadar milliyetçi olabilir ki.. Bana göre o platforma ödenen üçret ile çoçuklarımızın Çanakkale’ye gönderilmesi daha uygun olurdu. Hemde Çanakkale ruhunu da doyasıya yaşarlardı. Ama birilerinin bu platformu kurmakla insanlara Çanakkale ruhunu yaşatmak gibi bir niyetleri yok zaten, maksat şirin görünmek. Yani yüzüne gülüp arkandan kuyunu kazanlar misali…………………..
Bu arada Kadir Mısıroğlu’ndan hani şu Fesli şahıs var ya birazda ondan bahsedelim mi?
Bir ay kadar önce öldü, tabudunun üzerinede Türk Bayrağı örttüler. Bu kişi 25 Mayıs 2013 yılında sosyal medyadan yaptığı açıklamada, “Vasiyetimdir; M.Kemâl’e zerre muhabbeti olan cenâzeme gelmesin!..” demişti. Yine bir konuşmasında “Eğer bir Müslüman Atatürk’ü seviyorum derse ya ahmaktır ya sahtekardır” Ayrıca Çanakkale zafer değil hezimettir, Keşke Türkler galip geleceğine Yunan galip gelseydi, Mustafa Kemal’in annesi genelevi kadınıdır diyecek kadar ağzı bozuk olan bu şahsın tabutu üzerine Türk Bayrağı örtmek. Ayrıca bu insanın cenazesine AKP yetkililerin akın etmesi Hutbe ve vaazlarda bir kez olsun Atatürk’ü ağzına almayan Diyanet Başkanının bu kişiyi resmi elbisesi ile hastanede ziyaret etmesi. Allahım aklıma mukayet ol delireceğim…………….
Ya Nahşibendi Tarikatı Şeyhi Nazım Kıbrısî
Hani şeyh uçmaz müridi uçurur derler ya aynen öyle biri ….. Kıbrıs’ın Larnaka şehrinde 21 Nisan 1922 günü doğan Şeyhi Nazım Kıbrısî' 7 Mayıs 2014, Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi, Lefkoşa da ölmüştür. Şiddetli bir şekilde Laik, Cumhuriyet ve Atatürk düşmanı olduğu gibi de Osmanlı sevdalısıdır. Şeyh Nazım Kıbrısî'’nin yerine geçen şahısta sözleri ile bundan aşağı kalır yanı yok. Bu kişiye ait bir videoda karşısındaki kişi ‘’Ankara bombalanacağı zaman Beton Kemal’de (Anıtkabir) bombalanacak mı diye küstahca soru sormaktan çekinmiyor bile. Şu mübarek günde bu kişiler hakkında fazla bir şey söylemeyeceğim. Ama şunu unutmasınlar ki Osmanlı tarafından bir zamanlar İngilizlere satılan yaşadıkları topraklar (22 Temmuz 1878) Mustafa Kemal Atatürk’ün askerleri sayesinde hürriyete ve özgürlüğe kavuşmuştur. (20 Temmuz 1974 Kıbrıs Savaşı)
Birde şu yaşanmış olayı anlatayım;
Tutsak şehirde ezanların hıçkırdığı bir Ramazan günüdür. Yunan komutanı Sofokles’in günlerden beri beklediği Atina’lı fotoğrafcı nihayet şehre gelmiştir. Sofokles fotoğrafçıyı da yanına alarak bir manga askerle birlikte Osman Gazi’nin türbesine yönelir.
Türbenin yanına vardıklarında kapının kilitli olduğunu görürler. Sofokles’in askerleri, bir kale burcuna saldırırcasına türbe kapısına yüklenirler. Tahta kapı çatırdıyarak devrilir. Sofokles önde, fotoğrafçı arkada türbeye girerler. Ne yapacağını anlamayan askerler de her an birileri çıkıverecekmiş gibi süngülü tüfeklerini türbe kapısına doğrulturlar.
Osman Gazi’nin sandukası, başındaki sarığıyla öylesine vakur öylesine haşmetlidir ki ister istemez irkilirler. Sofokles şaşkın bakışlar arasında sandukanın yanına gelir. Mahmuzlu çizmelerini kaldırarak sandukaya üst üste üç tekme savurur.
Fotoğrafcı donuk bir sırıtışla ne yapacağını düşünmektedir. Türbedeki uhrevi havanın sırlı sessizliği, kalp atışlarını esir almış gibidir. Sofokles kılıcını çekip hayali düşmanına doğru hamle yapar gibi sallarken bağırır: “Kalk Koca Osman! Kurduğun devleti yıktık. Seni öldürmeye geldim.”
Atatürk düşmanlarına kapak olsun.
Ramazan demek bereket ve kurtuluş demektir. Sofranız bereketli sağlığınız sıhhatli olsun. İyi Ramazanlar.
BEREN……………