Bir gazeteci arkadaşımız ‘’ÇATLAK TESTİ SU TUTMAZ’ diyerek İYİ PARTİ Genel Başkanı Meral Akşener’i hedef almış. El insaf be…..
Gazetecilik onurlu bir meslektir. İnsanlar doğru bilgilerle bilgi sahibi olurlar. Yoksa ‘’ÇAMUR AT İZİ KALSIN’’ mantığıyla gazetecilik olmaz. Bu tür girişimler vicdanı yaralar. Vatandaşı doğru bilgiden mahrum etmek kul hakkına girer. Bu tür girişimcilere genelde atalarımızın şu meşhur sözü söylenir. "KULDAN UTANMIYORSAN ALLAH’TAN KORK"……………..
Gazeteci asla taraf olamaz. Sözüm yanlış anlaşılmasın taraf olamaz diyorum, taraf tutamaz demiyorum. Elbet ki her insanın siyasi bir görüşü olduğu gibi gazetecilerinde siyasi görüşü olması doğaldır. Önce bu iki cümleyi birbirinden ayıralım. Ama bazı gazeteci arkadaşlar var ki sapla samanı ayırt edemiyor. Bu nedenle de vicdanın sesine değil, kaleminin akışına bırakıyor kendini…..
Söz konusu gazeteci arkadaşın ‘’ÇATLAK TESTİ SU TUTMAZ’’ başlıklı yazısının içeriğinden iki iddiayı ele alacağım……….
* Böyle başarısız ve beceriksiz, sözünde durmayan, ne söylediğini bilmeyen, Diyarbakır'a Urfa diyen, Urfa'da ise Diyarbakır diyen bay Kemal’den hiç sıkılmadınız mı?
* Zoraki masaya dönen Meral Akşener'i terk ettiği masaya geri döndüren neden ne olabilir? Biliyorsunuz Kılıçdaroğlu kasetle CHP'nin başına gelmişti. Akşener'in de böyle kendini zor durumda bırakacağı bir kaset mi var?
Değerli Boyabat Gazetesi
okuyucuları………..
Asıl konuya girmeden önce halk arasındaki şu özdeyişi kaleme
almak istedim. İki arkadaştan biri diğerine ‘’Anam ananı
falanca yerde görmüş’’ demiş. Bu söz üzerine arkadaşı
‘’Peki senin ananın orada ne işi varmış’’ diye sormuş.
Bunu neden mi anlattım. Eğer ortada bir kusur ve kabahat varsa, bu
durumda iki arkadaşın anasıda aynı kusur ve kabahati işlemiş
olmuyor mu? O zaman gazeteci arkadaşımız birilerinin kusur ve
kabahatlerini es geçerken sadece muhalif olduğu için KILIÇDAROĞLU
nu sözlerinden dolayı aşağılaması etik mi?
Gelelim sadede…………….
Gaf: yersiz ve zamansız söylenen söz ya da
yapılan davranıştır. Hayatın akışı içerisinde olağandır.
Kah zaman bizlerde bu tür hataya düşüyor olabiliriz. Nitekim
düştüm de…. Konya da seçim çalışmaları esnasında Sayın
A.Şener'in Akşehir ilçesinde yapacağı mitingin anonsu esnasında
Sayın Akşehir halkı yerine Sayın Akşener halkı demişim.
Farkında dahi değilim, o günlerde ziyaretime gelen ve o esnada
yanımda olan Erdal Ertekin abi uyardı.
İnsan beşer kuldur, şaşar. Bu nedenle Sayın KILIÇDAROĞLU'da zaman zaman gaf yapabilir. Ama gazeteci arkadaşımız sempatizanı olduğu kişilerin onlarca gafını (Bu gaflardan bi habersen google amcaya sor) es geçerek muhalif olduğu KILIÇDAROĞLU'nun gafını kaleme alması hatta daha ileri giderek aşağılaması veya kusur ve kabahatmiş gibi lanse etmesi kabul edilemez. Bu tür ayrımcılık basın ve meslek ilkelerine aykırıdır.
Gelelim gazeteci arkadaşın ‘’Zoraki masaya dönen Meral Akşener'i terk ettiği masaya geri döndüren neden ne olabilir? Biliyorsunuz Kılıçdaroğlu kasetle CHP'nin başına gelmişti. Akşener'in de böyle kendini zor durumda bırakacağı bir kaset mi var?’’ iddiasına……..
Evet Sayın Akşener zoraki masaya dönmüştür. Ama gerçekleri es geçerek direk ‘’KASET Mİ VAR’’ sorusu ‘’SİNEK KÜÇÜK AMA MİDE BULANDIRIR’ mantığıdır. İşin aslını pekala bildiğin halde bazı hakikatları farklı yerlere çekmek vicdan be….. Sayın Akşener’i o masaya oturtan tek neden Yirmi milyon seçmenin sesine kulak vermesidir. Toplantıya icabet etmesi için çağrı yapanlardan biri de benim. Görüyorum ki bu birliktelik sizi ve çevrenizi rahatsız etmiş olacak ki "PİŞMİŞ AŞA SU KATMA" gayreti içerisindesiniz.
Son söz………... Sayın gazeteci arkadaş, geçmişte bazı liderlerin birbirlerine yaptıkları küfür ve hakaretler halan hafızalarda silinmedi. Bunlardan birine de canlı olarak vakıf oldum. Ne yazık ki geçmişte birbirlerine ağır ithamlarda bulunan aynı kişiler bugün aynı çatı altında siyaset yapıyor. İthamları yenilir içilir bir lokma olmadığı halde günümüzde aynı çatı altında siyaset yapıyorlarsa Sayın Akşener’in bir anlık öfke gafletini yenerek MİLLET İTTİFAKI'na tekrar dahil olması kusur ve kabahat öylemi….
Açlıktan ölmek üzere olan bir tilki, asmalarında üzümü bol olan bir bağa gizlice girmiş; üzümler öyle güzel görünüyorlarmış ki tilkinin ağzının suyu akmış. Sonunda tepedeki bir salkıma göz dikmiş. Tepedeki üzüm salkımlarından yiyebilmek için can havliyle sıçramış da sıçramış, zıplamış da zıplamış, ama ne yapsa nafile. Üzüm salkımları çok yukarda olduğu için erişememiş. Sonunda pes etmek zorunda kalmış. Pes ederken de ‘’AMAN ZATEN ÜZÜMLERDE GÖK ‘’ demiş……………
Dipnot: Anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az…..
SAYGILAR