Zaman zaman sevinip, zaman zaman üzülerek 28. dönem milletvekili ve 13. cü cumhurbaşkanı seçimini geride bıraktık. Ülkemize hayırlı olsun.
En çok üzüldüğüm ülkemizin ortadan ikiye bölünmesi ve siyasilerin karşı görüşte olanlara hakaret etmesi. Kimin ne kadar hakaret ettiğini yazmayacağım. Çünkü hiç kimse hakaret ettiğini, yada savunduğu kişinin hakaret ettiğini kabul etmeyecek.
Bizim seçimimiz ile hiç alakası olmaması gereken kişilerin oy kullanması. Hatta yasalarımıza aykırı olarak oy kullanması beni üzüyor. Siz üzülmeyebilirsiniz, ya da kafa yormayabilirsiniz.
Bizim atalarımız Çanakkale de, Dumlupınar da kanıyla, canıyla Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olurken doları bastıran, yasalarımıza göre Türkçe bilmesi gerekirken, Türkçe bilmeyen Türk vatandaş olmamalı ve oy kullanmamalı.
Basında gördük kimlerin oy kullandığını. Dört eşini peşine takan, Türkçe bilmeyen, Türk vatandaşı olsa bile yılda bir kaç günlüğüne Türkiye'ye gelen bizi yönetecekler için oy kullanmamalı.
Başka üzüldüğüm bir durum ise bizden daha çok seçim sonucuna Suriyelilerin sevinmesi. Ekonomik koşullar başta olmak üzere bir çok sorunla biz baş başayken onlar niye seviniyor?
Seçimden bir kaç gün önceydi. Bir arkadaşım bir kaç gün sevin demişti bana. Eğer bir kaç gün sonra ben üzülürsem yarın ülke olarak üzülürüz demiştim bende ona. İnşallah yanılan ben olurum.
Seçim devam ederken saat 12.15 de mühürlü oy pusulasıyla oyunu kime verdiği gösteren bir mesaj aldım . Demek ki aşağı ki yazıda anlatıldığı gibi atı alan Üsküdar'ı geçmiş. Seçim devam ederken üç dört arkadaş daha sosyal medya hesaplarından EVET mührü basılı resim paylaştılar.
Bu durumda başka bir arkadaşın sayfasından alıntı yaptığım aşağı ki yazı da yazılanlar doğru.
"Bugün saçlarımı kestirmek için berberime gittim. Sohbet ederken mahalleye depremzede bir ailenin taşındığını, esnafın onlara yardım ettiği söyledi. Ailenin genç oğlu ile seçim hakkında konuşurken genç' biz ailece RTE ye verdik ' demiş. Niye diye sorunca' oy vermek için kişi başı önce 70-80 bin veriyorlardı. Biz ona yetişemedik, 30ar bin lira alabildik. Bizim gibi hayatını yeniden kurmaya çalışanlar için büyük para' demiş. Parayı alıp RTEye oy vermeseydiniz diyince ' önceden elimize RTEye evet mühürü vurulmuş oy pusulaları veriyorlar , kabine girince onu zarfa koyup diğerini cebine koyuyorsun. Sonra onu AKP il örgütüne verince paranı veriyorlar' demiş. Nasıl örgütlü bir sahtekarlık."
Bu yazılanlar doğrudur yanlıştır demiyorum. Bu doğrudur yanlıştır yerine, bir bakanın dediği gibi "hazmedin kardeşim seçimi Akp kazandı" sözünü duyabilirsiniz.
Camilerimiz miting alanı gibiydi. Sözde ülkenin yarısı dindar, cumhur ittifakından olmayanlar dinsiz gibi gösterildi. Üzüldüğüm başka bir konuda dinsiz gibi gösterilen kesim daha çok oylar çalınmasın diye çaba harcadı.
Devletimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün sağlığında yasakladığı kimi şeyler, onun vefatından sonra ülkemizde serbest hale geldi, ama şeriatla yönetilen Suudi Arabistan'da hâlâ yasakmış.
İslamın merkezi olarak kabul edilen Suudi Arabistan'da dört yıl görev yapan Cemil Ünlütürk''ün İslam ile ilgili görüşlerin de bir maddesi aynen şöyle; "Suudi Arabistan'da Nakşilik, Nurculuk, Fetullahçılık tarikatlar yoktur, onların şeyhleri de, müritleri de, cemaatleri de yoktur ve yasaktır."
Mustafa Kemal Atatürk'ün yasakladığı bazı şeyler ülkemizde yeniden serbest hale gelmiş ama Suudi Arabistan da hala yasakmış. Din görevlilrimizin camilerimizde siyaset yerine dini görevlerini yerine getirseler ne iyi olur...
Mustafa Gürleyen (04.06.2023)