Bir çok kişinin ilkokulu bitirdiği, ya da son sınıfta olduğu yıllarda ben ilkokula yeni başlamıştım. Sizin anlayacağınız köyümün okulundan ilk mezun olanlardan biriyim. Hatta birgün öğretmenimin annesi, sizin hanginiz öğretmen, hanginiz öğrenci belli değil demişti.
Köyde ilkokula devam ederken işlerde babamada yardımcı oluyordum. Bir kış günü neredeyse boyum kadar olan sepetle hayvanlara saman getirmeye giderken Osman dayı ile karşılaştım. Bana imtihana girecekmisin diye sordu. Babamın izin vermediğini söyledim.
Benim ile konuştuktan sonra babamın yanına gitmiş, babamı razı etmiş. Osman dayının oğlu Mustafa ile beş arkadaş parasız yatılı Öğretmen Okulları sınavına girdik.
Sınava girebilmek için yapılması gerekenleride babalarımız değil, Konya'lı Hasan öğretmen yaptı. Hatta ilçeye sınava Hasan öğretmen götürüp getirdi.
Sınavdan çıkana öğretmen soruyor, nasıl geçti, yapabildiniz mı diye. Ben de rahmetli arkadaşım Mustafa da yetiştiremediğimizi söyledik. Diğer arkadaşlar hepsini yaptıklarını söylediler. Biz ikimiz, iki adaş birinci sınavı kazandık. İkinci sınav Kastamonu Gölköy Öğretmen Okulunda oldu, onuda kazandık.
Yedi yılda öğretmen olmak için öğretmen okuluna girdik ama öğretmen lisesinden mezun olduk. Tam öğretmen olmamıza bir yıl kala sistemi değiştirip öğretmen olma hakkımızı elimizden aldılar. Böylece Köyeğitim Enstitülerinin devamı olan okullarımıza da son verilmiş oldu.
Çok güzel anılarım var ama ikisini sizlerle paylaşacağım. Okulda sınıflar kömür sobası ile ısılıtıyordu. Sınıfımızın sobası iyi yanmıyor, sınıf içine çok duman veriyordu. Sınıfca anlaştık. Müdür yardımcısının dersinden önce sobayı söküp sınıf dışına çıkardık. Sobayı kim söktü diye sorulduğunda hepimiz ayağa kalkacaktık.
Öğretmen soğuk kış gününde sobayı göremeyince beklediğimiz soruyu sordu ama benden başka ayağa kalkan olmadı. Önce bu haltı tek başına yiyemezsin dergibi güldü. Bende olanları anlattım.
Ikinci anlatacağım anım ise okulumuzda yaşanan öğrenci başkanı ve kolları seçimi ile ilgili. Seçim okulumuzda çok neşeli geçer ve öğrenci başkanının da okul ile ilgili işlerde yekili biri olurdu.
Haziran da okullar kapanırken ekibimizi kurduk, okul açılır açılmaz adaylığınızı açıklayacağız. Bende fotoğrafçılık kolu başkanı olarak adayım. Fakat Temmuz ayında iktidar değişti. Milli Cepe (MC) hükümeti kuruldu ve okul idaresi de değişti.
Okul idaresi değişmekle kalmadı. Bizim bu öğrenci başkanlığı seçimizi yasal olmayan örgüt diye on öğretmen onaltı öğrenciyi mahkemeye verdiler. Tabiki böyle birşey olmadığı için berat ettik.
1935 nüfus sayımına göre nüfusun yüzde 76.7 sı okur yazar değildir. Okur yazar oranını artırmak, köylüyü aydınlatmak için 21 Köy Enstitüsü kurulur. Fakat bu aydınlanma köy ağalarının işine gelmez. Önce Köy Enstitüleri, daha sonrada öğretmen okulları kapatılır.
O gün kominizim ile suçlayanlar bu gün de dinsizlik ile suçluyorlar. Ö gün TBMM'de de okunan şu dizelerin neresi komünizmi çağrıştırıyor.
Her sabah yol aldın türkü dilinde,
Tırpan omuzunda orak elinde.
Ekin, biçtin nasır kaldı elinde,
Yeter eller için ektiğin yeter.
Aynı zihniyet bu gün de halkı kandırmak için rakiplerini dinsizlik ile suçluyorlar. Doğru bir eğitim verilmeyen, eğitim almak için de kendini zorlamayan halk söylenen her şeyi doğru zannediyor.
Tarikatlara karşı olduğum için bana da din düşmanı diyenler çıkabiliyor. Elhamdülillah müslümanım. Bence bir müslümanların bir tarikata üye olma diye zorunluluğu yok. Bildiğim kadarıyla başka müslüman ülkelerde tarikat da yokmuş.
Sokak röportajlarından birinde Diyanet Işleri Başkanlığını kim kurdu diye soruyorlar. En az 20 kişiden biri Atatürk kurdu diyemedi. Tahmini 50 yaşın üstünde bir bayan doğru yanıtladı.
Diyanet İşleri Başkanlığı Cumhuriyetten 4 ay sonra kurulmuş, ilk başkanda Mehmet Rıfat Börekçi dır.
Daha fazla uzatmayalım. Köy Enstitüsüleri ilgili daha geniş kapsamlı bilgi sahibi olmak isteyenlere tavsiyem, Isa Eşme'nin GÖLKÖY'ÜN ÖYKÜSÜ adlı kitabı ve Salih Koç'un şiirlerle anlatılan BİR YOLUNU BULMUŞTUK... kitabını okumanızı tavsiye ederim.
Böylece on yumurta kaç öğretmen yapar hikayesini de öğrenmiş olursunuz.
Benim öğretmen okuluna girip öğretmen lisesinden mezun olmam tabiki içimde bir burukluk bıraktı. Fakat bazılarının dediği gibi siyasi görüşüm nedeniyle okuldan kovulmadım. Başta köylüler olmak üzere halkın aydınlanmasını istenmeyenler tarafından sistemin değiştirilmesiyle devre dışı bırakıldım.
İyi ki yolum Köy Enstitüsüleri devamı olan Kastamonu Gölköy Öğretmen Okulundan geçmiş. Saygı ve Sevgilerimle..
Mustafa Gürleyen (01.08.2023)