Günlerden Cuma. Yerel seçime iki gün kalmış. Hem cuma, hemde mahallemizden bir hanım komşumuzun cenazesi için geldiklerini zannettiğim hemşehirlim iki arkadaş ile sohbet ediyorduk. Hali ile seçim konusu açıldı. Ben muhtar için oyunuzu kime vereceksiniz diye sordum. Benim sorumu yanlış anlayan arkadaş "ben hainlere oy vermem" dedi.
Bu arkadaşa, bu arkadaş gibi düşünenlere bir kez daha hatırlatmak isterim. Çocuk yaşta şehit düşen, aç susuz "Çanakkale Geçilmez" diyenlerin çocukları tarafından kurulan bir partinin mensupları vatan haini değildir, olamaz.
İstanbul da bazı liseler, Kastamonu da Abdurrahmanpaşa lisesi öğrencileri Çanakkale de savaşta oldukları için mezun vermemişlerdir. Bu çocukların geride kalan kardeşleri, yakınları tarafından kurulan bir partinin taraftarları vatan haini olamaz.
Bu vatanı kurtaran, Cumhuriyeti kuran Atatürk ve arkadaşlarının izinden gidenlerden vatan haini olmaz.
Bazılarının Cumhuriyete allerjisi var herhalde, TC'yi bazı kurumların başından kaldırdılar. Yeni seçilen belediye başkanları tekrar TC'leri olması gereken yerlere astılar. Asanlardan da, asan adamları destekleyenlerden de vatan haini olmaz.
Yeni seçilip de TC'yi olması gereken yerlere asanları teprik ediyor ve sonuna kadar destekliyorum.
Dün TC'yi tabelâlardan kaldıranlara ses çıkarmayalar bugün de vatan haini dedikleri kişilerin astığı TC'li tabelaları aval aval izliyorlar. İyi izleyin. Daha çok doğru işler yapılacak.
Değerli dostlar. Bir çok kurumun başından TC kaldırılmış da ülkemizde başka olumsuz bir şey yok mu? Çok var. TC'lerin kaldırılması da yeni bir olay değil. Sosyal medya arkadaşlarınızın bazılarının isminin başında TC yazılıdır. Hiç düşündünüz mü ne zamandan buyana, niye yazılı?
Az, hatta hiç okuma zahmetinde bulunmayıp bazı siyasilerin anlattıklarına inananlar yukarıki soruma cevap veremezler. Cevap verebilenlerin çoğunluğu da onlara oy vermiyor. Bunu ben demiyorum, kendileri söylüyorlar. Tahsil oranı yükseldikçe bizim oyumuz düşüyor diyorlar.
Ülkemizde yaşanan olumsuzluklardan hemde çok önemli olanı vatan elden gidiyor. Bayramın ikinci günüydü. Torunum ile evime yakın bir parka gittim. Parkta türkçe konuşana neredeyse raslamadım. Genelde Suriyelilerdi. Her çiftin yanında iki üç çocuk var. Yarınımızı, daha doğrusu torunlarımızın geleceğini iyi düşünün.
Başka bir konu. Müslüman bir ülkeyiz. Elhamdülillah dini görevlerimi elimden geldiği ölçüde yerine getiriyorum. Kimin ne kadar getirip getirmediği de beni ilgilendirmiyor. Fakat görevlilerin görevini yerine getirip getirmediği ilgilendiriyor. Örneğin diyanet işleri başkanlığı.
Diyanet İşleri Başkanlığı; Türkiye'de din işleri ile ilgili en yüksek devlet kurumudur. Türkiye Cumhuriyeti başbakanlığına bağlı bir teşkilat olarak kurulmuştur. Hemde Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşundan dört ay sonra.
Bir gazetenin haberine göre şuanki başkan yanlız bir bartiye mensup belediye başkanlarını ziyaret ederek bayramlaşıyor. Bayramlaşmasında hiç bir sakınca yok. Sakınca bir partiye mensup gibi davranmasında. Ayrıca benim köyümde bir yıla yakındır imam yok. Tahminim benim köyüm gibi imamı olmayan çok yer vardır. Öncelikli görevi bu olumsuzlukları gidermeye çalışmak olmalı.
Değerli dostlar, bu yazıyı okuyunca ülkemizde hiç mi iyi bir şey yok diyebilirsiniz. Daha iyi şeylerin olması için olumsuzlukları yazmaya çalıştım. Çünkü sizler daha çok iyi şeylere layıksınız. Olumlu yapılanları da yazabilmek dileği ile....
Mustafa Gürleyen (15.04.2024)