Değerli dostlar, bu yazıyı okuyunca ülkemizde hiç mi iyi bir şey yok diyebilirsiniz. Daha iyi şeylerin olması için olumsuzlukları yazmaya çalıştım. Çünkü sizler daha çok iyi şeylere layıksınız. Olumlu yapılanları da yazabilmek dileği ile....
Bir önceki yazımı yukarıki cümleler ile noktalamıştım. Son yaşadığımız yerel seçimde el değiştiren bir çok belediyenin borç batağında olduğunu duyuyoruz ve basından okuyoruz. Borçlu olmak iyi değil. İyi olan tarafı yeni seçilen belediye başkanlarının halkı bilgilendirmesi. İnşallah böyle devam ederler.
Ayrıca yapılan bu borçlar mecburiyet karşısında yapıldıysa amenna. Aksi taktirde gereği yapılmalı. Yeni seçilen başkanlara da ayağınızı denk alın mesajı verilmelidir.
Bugün belediyeyi şu kadar borç ile devraldım diye çarşaf çarşaf liste asan başkanlardan bir vatandaş olarak isteğim. Görevde olduğunuz sürece bu tutumunuzu devam ettirin. Hiç olmazsa gelir ve giderinizi üç ayda bir biz vatandaşlarla paylaşın. Borçlar ödenir. Biz Osmanlı Imparatorluğundan aldığımız borçları ödemiş bir milletiz.
Tarihçi İlber Ortaylı hocanın dediğine göre Osmanlıdan Cumhuriyet'e 85 milyon lira. (600 ton altın) borç kalmış. Bu borçlar da ödenmiş. Hemde savaştan çıkan ve yeni kurulun bir millet tarafından.
Sosyal medyada bir teyzenin dediği gibi fabrika ayarlarına dönüyoruz. Bu dönüşü de acele etmeden, zararlı virüsleri çok iyi temizleyerek dönüşü gerçekleştirmeliyizki geleceğimiz aydınlık olsun. İnşallah o da olacak.
31 Mart'ta yaşadığımız yerel seçim sonuçları ve hemen peşinden gelen 23 Nisan Ulusal Egemenlik Çocuk Bayramınında yaşanan bayram kutlamalarını doğru yolda emin adımlarla gitmekte olduğunuzun bir kanıtı olarak düşünüyorum.
"Bağımsızlığımızın çatısı Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin kuruluşunun 104. yılında, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün milletimize ve tüm Dünya çocuklarına armağanı 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramımız kutlu olsun!"
Yukarıki mesaj gibi mesajları bende aldım ve bir çok arkadaşım ile de paylaştım. Bu yazılı ve resimli mesajlara baktığımızda teyzenin dediği gibi FABRİKA AYARLARINA GERİ DÖNÜYORUZ. Hayırlı olsun. Ulusal Egemenlik Çocuk Bayramınızı bir kez daha kutluyorum.
Bu güzel günleri yaşamamıza vesile olan Atatürk ve arkadaşlarına bir kez daha şükranlarımızı sunuyoruz.
Bugün Atatürk'ü ağzına almayanların, hakaret edenlerin Türk olup olmadığından ben şüpheliyim. Geldikleri gibi giden gemilerden kalan yaratıklardan olabilirler.
Bugün Atatürk'e hakaret edenlere, bu kişilere göz yumanlara, Atatürk'ün kurduğu partinin üyelerine terörist diyenlere soruyorum. TC yi kaldıranlar ne oluyor, onlara karşı niye bir kelime etmiyorsunuz?
Atatürk hakkında o kadar çok övgüler yapan yabancılar varki. Okuduğum belgelerden bir iki tanesini paylaşmak istedim.
General Aspinall Oglander; "Yarbay Mustafa Kemal, 57. alayla yapmış olduğu taaruz Çanakkale Savaşının sonunu tayın etmiştir. Bir tümen komutanını kendi inisiyatifiyle giriştiği hareketler sonucu, bir savaşın, hatta bir ulusun kaderini değiştirecek büyüklükte bir zafer kazandığı tarihte pek az görülür."
Anzak General W. Riddel; "Bu arada karşımdaki Türk Komutanın, Mustafa Kemal'in cesaret ve askerlik bilgisine karşı takdir duygularımı da söylemek zorunluluğundayım." diyor.
Bu yabancılardan bir taneside yanlış hatırlamıyorsam, Fransız bir komutan. Çanakkale savaşı sırasında bir kolunu kaybetmiş. Cumhuriyet'in ilanından sonra Ankara ya Atatürk'ü ziyarete gelmiş. Fransız komutan, Atatürk'e "bir kolumu savaşta kaybettim. Diğer kolumda size feda olsun" demiş.
Rauf Orbay da; Hiç birimiz olmasaydık, Kurtuluş Savaşını Atatürk gene başarırdı. Ama o olmasaydı hiçbiriniz O'nun yaptığını başaramazdık" demiştir.
Bu örnekleri çoğaltmak mümkün. Fakat bizde ise tam tersi uygulamalar yapılıyor. Milli Eğitim Bakanlığının yaptığı, içinde Atatürk ve Cumhuriyet olmayan bir programı onaylamıyorum, kabul etmiyorum. Yalnız milli eğitim de değil, hiç bir yerde.
Şu anki iktidar dün dediğinden günler, aylar sonra vaz geçebiliyor. Hatta tam tersini yapabiliyor. Atatürk'ün bir asır önce söylediği bugün hala daha geçerli. Bizlere yol gösteriyor. Gösterilen bu yolda yürüdüğümüz sürece geleceğimiz aydınlık olur.
Menfaat karşısında küçülenlerden büyük yetişmez. Atatürk
Bir ay önce yaşadığımız yerel seçimde el değiştiren belediyelerin çoğunun borç batağında olduğu söyleniyor. Ne kaybeden belediye başkanları, ne de parti yetkilileri çıkıp da bunlar doğru değil diyemiyor. Her geçen gün küçülüyorlar.
Asıl mesele yıkılmak üzere bulunan imparatorluktan bir Türk devleti çıkarmaktır. Atatürk
Biz yıkılmak üzere olan Imparatorluktan bir Türk devleti kurmayı başaran ataların torunları olarak bu borçların altından kalkmayı da başarırız. Fakat gereği yapılmalı. Nereden buldun yasasını kaldıranlara bu borçların hesabı sorulmalı. Yoksa aynı yolun yolcusu olanlara engel olamayız.
Sizce Ne Yapmalı?
Mustafa Gürleyen (01.05.2024)