Ünlü bilgin Eflatun'a insanoğlunun en şaşırtan davranışlarını sormuşlar.
Şöyle cevaplamış:
*insanoğlu çocukluktan sıkılır, büyümek için acele eder, sonra da çocukluğunu özler!
*Önce para kazanmak için sağlığını harcar, sonra da kaybettiği sağlığını geri kazanmak için parasını
*Hiç ölmeyecekmiş gibi yaşar, sonra da hiç yaşamamış gibi ölür!
*Hayata hazırlanmaya o kadar zaman harcar ki,hayatını yaşamaya vakti kalmaz.
*Yarınını o denli düşünür ki, bugünün elinden kayıp gittiğini fark etmez bile. Oysa hayat geçmişte ya da gelecekte değil, şimdiki zamanda yaşanır.
Eflatun hayatı böyle özetlemiş. Sanırım hepimiz hayata dair bir şeyler buluruz bu özette.
30 Yıllık öğretmenlik hayatımda öğrencilerimi sadece sınava hazırlamak için çabalamadım. Onları hayata hazırlamak için de gayret gösterdim. Bunda ne kadar başarılı oldum bilmiyorum. Öğrencilerimle karşılaştığım zaman, onların minnet duygularıyla konuşmaları benim az da olsa bir şeyler katabildiğim hissini veriyor. Okuduklarımı, tecrübelerimi öğrencilerime aktarmaya çalıştım. Bu alışkanlığımı elimde son okuduğum kitaptan iki tane hikâyeyi aktararak sürdüreceğim.
Eserin adı "Yaşam Pusulası."
Yazarı Ramazan Varol.
Bir adam ve oğlu ormanda yürüyorlarmış.
Birden çocuk takılıp düşmüş ve canı yanıp"AHHHHH" diye bağırmış.
O esnada ileride bir dağın tepesinden"AHHHHH" diye bir ses duyup şaşırmış.
Merak edip"SEN KİMSİN?" diye bağırmış.Aldığı cevap"SEN KİMSİN?" olmuş.
Aldığı cevaba kızıp"SEN BİR KORKAKSIN"diye bağırmış.
Dağdan gelen ses"SEN BİR KORKAKSIN"olmuş.Çocuk babasına dönüp
"BABA NE OLUYOR BÖYLE?" diye sormuş.
"OĞLUM" demiş adam."DİNLE VE ÖĞREN!" ve dağa dönüp"SANA HAYRANIM"diye bağırmış.
Gelen cevap "SANA HAYRANIM "olmuş.
Baba tekrar bağırmış,"SEN MUHTEŞEMSİN!"
Gelen cevap;"SEN MUHTEŞEMSİN!" olmuş.
Çocuk çok şaşırmış, ama hala ne olduğunu anlayamamış.
Babası şöyle açıklamış:
İnsanlar buna "Yankı " derler, ama aslında bu "yaşam'dır" yavrum.
Ne dersiniz siz hayata ne diye sesleniyorsunuz?
Uzun yıllar önce, Çin'de Li-li isimli bir kız yaşıyordu. Çoğu genç kız gibi Li-li de bir delikanlı ile evlendi. Kocasının durumu iyi olmadığı için Li-li kayınvalidesi birlikte oturmak zorunda kaldı.
Bir süre sonra Li-li kayınvalidesi ile geçinememeye başladı. Artık ev de yaşamak cehennemden beterdi.
Li-li çare bulmak ümidiyle, baba tarafından aile dostları olan bir baharatçıya gidip derdini anlattı. Baharatçı bu işin kesin çözüm yolunun kayınvalideyi ortadan kaldırmak olduğunu söyledi. O yüzden, değişik bitkilerden hazırladığı zehiri üç ay boyunca azar azar kaynanasının yemeklerine koyacaktı. Zehir azar azar verilecekti ki kayınvalidenin öldürüldüğü anlaşılmayacaktı. Yaşlı baharatçı Li-li'ye özellikle kayınvalidesine üç ay boyunca çok iyi davranmasını tavsiye etti.
Li-li sevinç içinde eve döndü, planı adım adım uygulamaya başladı. Her gün en güzel yemekleri yapıyor, kayınvalidesinin tabağına zehri azar azar damlatıyor, bu arada ona iyi davranmayı ihmal etmiyordu.
Onun bu iyi muamelesi kayınvalideyi de etkilemiş, gün gün ona daha iyi davranmaya, kendi kızı gibi ilgi göstermeye başlamıştı.
Bu durum karşısında Li-li pişman olmaya başladı. Kayınvalidesinin aslında iyi bir insan olduğunu düşünmeye başladı. Ama artık kayınvalidesinin ölmesi an meselesiydi.
Vicdan azabı içinde kıvranan Li-li pişman bir biçimde baharatçıya gitti ve bu kez, verdiği zehiri temizleyecek bir iksir yapması için kendisine yalvardı. Artık yaşlı kadının ölmesini istemiyordu.
Yaşlı baharatçı, Li-li'nin bu yalvarmaları karşısında gülmeye başladı. "Ah Li-li" dedi baharatçı, "Sana zehir diye verdiğim şey, vücudu güçlendiren bazı bitki özlerinin bir karışımıydı. Çünkü asıl zehir ikinizin kafasındaydı. Sen ona iyi davrandıkça bu zehir dağıldı, yerini sevgi ve anlayışa bıraktı."
Bu hikâyedeki gibi karşımızdaki insanların bize davranış şekli, bizim onlara davranışımızın ürünü...
Biz insanların ensesinden bakıyoruz ve insanların gözlerini görmüyoruz. Sonra bu insanların gözleri yok diyoruz. Oysa bakmayı bilirsek gözlerini de, gözlerinin güzelliğini de görürüz.
Not: Bugüne kadar ki yazılarımda yorum yazan bütün öğrencilerime ve sevenlerime teşekkür ederim. Bazen irtibat sağlayamadığım öğrencilerime de kavuşmak beni çok mutlu ediyor.