Pirinç denince akla önceleri hep Boyabat gelirdi... Çünkü su potansiyeli son derece yüksek olan Boyabat, sulak yerlerde yetişen çeltik bitkisi için biçilmiş bir kaftandı. Kaliteli çeltik yetiştiriciliği için tüm şartları üzerinde barındıran bu tarihi yerleşim yeri, zaman içinde elindeki bu altın yumurtlayan tavuğu kaptırdı. Dönemin yöneticilerinin yanlış politikalarının içerisinde bulunduğu hatalı yumağı günümüzde eskilerden duyduğumuz ‘Boyabat Pirinci’nin yok olmasına neden olurken, ortaya Tosya ve Osmancık gibi ilçeler devreye girdi.
O güzelim ‘Boyabat Pirinci’ni ülke çapında gerekli tanıtımının yapılmaması ve çeltik yetiştiriciliğini sıradan bir tarım ürünü haline getirdi. Eğer yöremizin pirinci Türkiye çapında tanıtılsaydı, arz-talep dengesiyle çeltik ekimi de aksamadan devam edecek hatta devasa boyutlara ulaşacaktı. Pirinçten umduğunu bulamayan Boyabat Belediyesi, görünen o ki uzun araştırmalar sonucunda nasıl olsa pirinç bitti, ne yapalım ne edelim derken ‘Boyabat Domatesi’ diye ortaya bir fikir atmışlar. Ve bunun etkinliğini de yapmaya karar vermişler.
Pirinçten meşhur olamadık ya domatesten olacağız. Ve bunun etkinliğine de yaptılar. Sizin tabirinizle bu Boyabat Domatesi’nin tohumunu hangi ziraat mühendisi bulmuş ve keşfetmiş ve adını da Boyabat Domatesi koymuş ve köylerde ekilmesi için çaba sarf etmiş merak ediyoruz.
Domates denince akla ilk önce Çanakkale gelir. Lezzeti ve kalitesiyle bırakın Türkiye’yi dünyaya nam salmıştır. Bana sorarsanız Boyabat Domatesi diye bir domates yoktur. O domates Durağan’ın bir köyünde de yetişir. Saraydüzü’nün bir köyünde de... Velhasılıkelam Sinop’ta da yetişir...
Durağan Belediye Başkanı Ahmet Kılıçaslan çıksın bu da Durağan Domatesi desin veya Saraydüzü Belediye Başkanı Hasan Peker çıksın bu da Saraydüzü Domatesi desin.
Etkinliklerin yapılmasına karşı değilim, fakat komik etkinliklere de karşıyım. Boyabat’ın hiçbir sorunu kalmamış, her şey dört dörtlük yapılmış ve sıra festivallere veya etkinliklere gelmiş.
Herhalde bu domates projesi Başkan Çakıcı’nın seçim vaadinde veya projesinde vardı. Seçimi kazanmak için o kadar çok projesi vardı ki başkanın, biz takip etmekte zorlandık fakat o ne hikmetse projeleri hayata geçirmekte zorlanmadı.
Bir de dikkatimizi çeken bir husus domates etkinliği düzenleniyor milletvekilleri ve bürokratlar etkinlikte yok. Milletvekilleri diyorum sadece AK Parti Milletvekili Nazım Maviş’ten bahsetmiyorum. Şirin Ünal’dan, bir dönem AK Parti Sinop milletvekilliği yapmış ve İçişleri Bakan Yardımcısı Mehmet Ersoy’dan, CHP’li Barış Karadeniz’den, Engin Altay’dan bahsediyorum. Her ne kadar Şirin Ünal ve Engin Altay İstanbul milletvekili ise de bunlar öz be öz Sinoplu’dur ve davet edilir. Eğer edilip de gelmemişlerse onu bilemem.
Belki onlarda benim gibi düşünmüş olabilir. Boyabat’ın domatesi olur mu nereden çıktı diye. Herhalde hepsinin aynı anda işleri çıkacak değil. Domates etkinliğini düzenledik bundan sonra ne olacak?
Anlatayım: Boyabat’tan kamyonlar dolusu domatesler başta İstanbul olmak üzere diğer büyük şehirlere gönderilecek ve köylü vatandaşımız domates yetiştirmekte zorlanacak. Böylece Boyabat Pirinci ile değil domatesi ile ün kazanmış olacak. Sonra ne olacak? Festival olacak. İspanya’daki gibi. Biz de her yıl ağustos ayında İspanya’nın Bunol şehrindeki gibi Domates Festivali düzenleyeceğiz. Domates güzeli seçeceğiz. Acaba Şefik başkan bunu yapar mı? Bilemem. Çünkü İspanya’daki Domates Festivali bir rivayete göre şehirde sevilmeyen bir belediye başkanını protesto etmek isteyen kişilerin başlattığı bir savaş. Diğer rivayet ise bunun gençler arasında yapılan eski bir eğlence aktivitesi olduğu yönünde...
Domates Festivali yapacağız derken başkanımızdan da olmayalım. Sayın başkanın Boyabat’a yapacağı çok işi var. İnşallah bir beş yıl daha istemez... İsteyeceğini de sanmıyorum. Rüzgar ters esmeye başladı. Haydi hayırlısı...