Her sabahki gibi gün ağarmış, ortaokul 5. sınıfa giden kızım uykusunu almış ve kahvaltısını yapmıştı. Çok şükür ki ülkemiz saat diliminin bazı bilimden bihaber ülkeler gibi kafasına göre ayarlamıyor, çağdaş dünyanın kullandığı saat dilimini tercih ettiğinden uyku sorunu yaşamıyoruz.
Kitapları defterleri okulda olduğu için yanımıza sadece okuduğu kitabı alarak yürüme mesafesindeki okulumuza 10 dakika içerisinde ulaştık. Çocukların eve en yakın okulda okumaları da güzel bir uygulama, ne o öyle bazı okullarda farklı imkânlar varmış, daha az sınıf mevcutları varmış, yok öğle yemeği bile yokmuş, hala bu çağda bu tür farklılıkları olan ülkeleri anlamakta zorlanıyorum. Ne güzel ki ülkemizin en doğusundan en batısına en kuzeyinden en güneyine kadar her okulun eşit imkânlara ve fırsatlara sahip olduğunu görmek. Zaten bu nedenle değil mi ki öğrencilerimiz ve aileleri hepimiz mutluyuz. Bu nedenle de herkese eşit, nitelikli ve parasız bir eğitim veriyor. Bu yüzden uluslararası sınavlarda bu eşitliği yakalayamayan ülkeler tabir yerinde ise nal topluyor. Biz ise adeta ilk üçe demirledik.
Okul bahçesinde çocukların sınıflarına ayrılan yerlerde sıra olarak önce çevre temizliği yapmaları geleneği yıllardır sürüyor. Ne güzel bir gelenek, kendi evinin önünü süpürmekle başlıyor her şey. Bazı Ortadoğu ülkelerinde veliler bu uygulamayı eleştiriyormuş benim çocuğum temizlik yapmaya mı gidiyor okula diye. Kesin o ülkelerde çevre pistir, etraf yozdur diye düşündüm bir an. Çevre temizliği sonrası olunan sıra da hep bir ağızdan Büyük Atatürk’ü anarak andımızı okumaları ve o anda yaşadıkları coşkuyu her gördüğümde gözlerim doluyor. Ne güzel bir uygulama değil mi, 11 yaşındaki kızımda, 50 yaşındaki bende, 80 yaşındaki babamda aynı andımızı okuduk ve okuyoruz.
Ders zilinin çalması ile birlikte okul müdürünü ziyaret ettim. Okuldaki öğretmenleri nasıl seçtiklerini, uzun süreli bir yetişmeden sonra stajlarını yaptıklarını, çeşitli alanlarda ki programlarla desteklendiklerini, teknoloji kullanmadaki yeterlilikleri için ayrı bir eğitim aldıklarını anlattı. Öğretmenler arası uyumun, olumlu iklimin eğitimi daha da güçlendiğini bununda başarıyı artıran bir durum olduğunu belirtti. Zaten üniversitelerin az sayıda eğitim fakültesinde ihtiyaç kadar öğrenci alarak, güçlü bir eğitimden geçirerek öğretmenleri yetiştirmesi de öğretmen niteliklerini artıran bir durum. Zaten okullarını bitirir bitirmez sisteme dahil olmaları da bu yüzden. Bazı ülkelerde duyuyoruz üniversiteleri bitirip de ataması yapılmayan sayıları milyonu aşan öğretmen varmış diye, ne garip ne plansız ülkeler var, gençlerin umutlarıyla oynuyorlar. Hatta bazı ülkelerde sınavlarda birinci olanlar mülakatlarda torpilleri olmadığı için en düşük notla elenebiliyormuş bile. Eğitim yöneticilerinin atanması da bizde çok sistemli, gerek yetişmeleri ( eğitim yönetimi alanında eğitim almaları, yüksek lisans ve doktora mezunu olmaları) gerekse mesleki tecrübeleri çok önemli. Başka ülkelerde duyduğumuz gibi siyasi yandaşlık asla yok, iktidar yandaşı sendika atamalarda etkin olmuyor. Zaten bizdeki eğitim sendikaları siyaset yapmıyor sadece öğretmen ve eğitimi önceliyorlar.
Aslında ülkemizin eğitimin güçlü olması kanımca siyasetin çok müdahale etmemesinden kaynaklı. Çünkü uzun yılları kapsayan eğitim planlarının olması, geniş katılımlı kararların alınması, ders programlarının çağın ve teknolojinin değişime ayak uyduracak yapıda güçlü bir pedagoji bilimine dayanması sistemi güçlü kılıyor. Öyle bazı geri kalmış ülkelerde ki gibi günübirlik eğitim politikaları uygulanmıyor, her bakan değişince sistem değişmiyor. Bırakın bakan değişimini iktidar başka siyasi partiye geçse bile sistem bizde tıkır tıkır işlemeye devam ediyor. Örneğin benim 32 yıl önce girdiğim sınava kızımda girebiliyor.
Okulu ziyaretten sonra bir veli olarak gururla okuldan ayrılırken geleceğimizin çok güçlü ellerde olacağına olan inancım daha da arttı. Öğrencisi mutlu, öğretmeni mutlu bir okuldan, ülkesi mutlu, vatandaşı mutlu bir ülkede yaşamın sevinciyle yoluma düşmüştüm ki telefonun alarm sesiyle zifiri karanlıkta uyandım ve kızımı uyandırarak karanlıkta okula götürmek için hazırlanmaya başladık.
En iyisi Aesopus’un dediği gibi “İnsanlar tüm isteklerine kavuştukları zaman mutlu olamazlar” felsefesiyle yaşayama devam edelim.
Yeni yılınızı kutlarım.