Bundan otuz altı- otuz yedi yıl önce çalıştığım kurumdan verilen giysi çeki ile Sirkeci de bir mağazaya gittim. Bir takım elbise aldım. Bir takım elbise aldıktan sonra kalan kısmı ile de kumaş almak üzere mağazanın kumaş satılan bölümüne geçtim.
Niyetim eşim için kumaş almaktı. Kumaşları inceledim. İki farklı desen kumaş arasında tereddüt ettim. Ben kumaşları incelerken bir bayan da birkaç metre ileride kumaşları inceliyordu. Bayana durumu anlattım ve kumaşlardan hangisini almamı önerirsiniz diye sordum. Kadın tereddütsüz bu kumaşı al dedi. Bende bayanın dediği kumaşı aldım. Eşim de çok beğendi.
Bu mağaza hangi mağaza mı? Bu mağaza 1933 yılında kurulan, yaklaşık 70 yıl boyunca ülkemize ekonomik ve sosyal kalkınmanın öncüsü olan Sümerbank mağazasıydı.
Sümerbank fabrikaları yalnız Anadolu’ya yayılmış sanayi kuruluşları değil, Köy Enstitüleri gibi toplumsal aydınlanma kurumlarından biriydi. Maalesef bu kurumlar da yok edildi.
Kurtuluş savaşından çıkan, Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Atatürk, ekonomik bağımsızlığa büyük önem vermiş. Üreten bir Türkiye olmak için çok sayı da fabrika açmış. Sümerbank fabrikaları da dokumadan çimentoya, kâğıttan demir çeliğe, pek çok alanda Türkiye’yi dışa bağımlılıktan kurtarmış.
Sümerbank, 1934 yılından itibaren pamuk ipliği, pamuklu dokuma, yün ipliği, yünlü dokuma, ayakkabı, demir çelik, çimento üretiminde büyük artışlar görünmüştür. Birinci Beş Yıllık Sanayi planı kapsamında bez fabrikasından, kâğıt fabrikasına birçok kuruluşun öncüsüdür. 1939 yılında kurulan Karabük Demir Çelik Fabrikası bunlardan bir tanesidir.
Her Sümerbank fabrikası aynı zamanda bir okulmuş. Sümerbank bursu ile yurt dışına yıllarca öğrenciler gönderilmiş. Aynı zamanda her fabrikada kütüphane varmış. Fakat birçok kurum gibi Sümerbank da yok edilmiş.
“Sümerbank tarihten siliniyor… Elinde bir şey kalmadığı için ismini de kaldırıyoruz” Bunu söyleyen AKP’li eski maliye bakanı Kemal Unakıtan. Şunu herkesin bilmesi lazım. Tarih, Sümerbank gibi kuruluşları kuranları da onu tarihten silenleri de unutmaz.
Çok değil, bundan altı ay önce toz şekerin kilosu 5 TL olmuştu. Olmuştu diyorum altı ay önce aldığımda çünkü yeni zamlanmıştı. Bugün ise 20 lira olmuş. Daha fazla fiyata satanlar da var ama 20 TL den hesapladığımızda altı ayda gelen zam oranı % 400. Yarın ne kadar olur, belli değil.
Bu hayat pahalılığının %25 i dünya genelinde yaşanan şartlardan kaynaklanıyorsa %75 i şu anki yanlış yönetimden kaynaklanıyor.
Savaştan yeni çıkıp, yeni bir devlet kuranlar şeker fabrikası da kurmuşlar ama şimdi hiçbiri çalıştırılamıyor. Çalıştırsalar yurtdışından şeker almayız. Bu da demektir ki bizi yönetenler, ya da yönettiğini zannedenler altın anahtarlarını iyi kullanamıyorlar.
Şu soruyu sormak doğal hakkımız diye düşünüyorum. Şeker fabrikalarımız özelleştirilmeseydi bu sorunlar yaşanır mıydı? Şeker ithal etmek zorunda kalır mıydık?
Sıfır gümrük ile 400 bin ton şeker ithal edilecekmiş. Hem de sıfır gümrük vergisi ile. Bizim şeker fabrikalarımıza ne oldu? Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasından üç yıl sonra kurulan şeker fabrikalarımızın ürettiği bize yetmiyor mu, yoksa yeterli üretim yapılmıyor mu? İthal edilecek bu kadar şekere ne kadar dolar ödememiz gerekecek. Bu da ayrı bir sorun.
Yanılmıyorsam Boyabat ilçemizde on yıla yakın zamandır şeker pancarı ekimi yapılmıyordu. Bu yıl ekileceğini duydum ve sevindim. Bize en yakın olan Kastamonu Şeker fabrikası çalışacak demektir. Önceki yıllarda ne kadar kapasite ile çalışıyordu bilmiyorum ama önümüzdeki yıl daha fazla üretim yapacağını düşünüyorum.
Şeker fabrikalarımız hangi kapasitede üretim yaptığı, ya da yapması gerektiğini biliyor muyuz? Türkiye de bu yıl şu kadar üretim hedefliyoruz. Bizim ihtiyacımız da ortalama bu kadar, bundan fazlasını üretirsek ihracat ederiz. Ya da tam tersi pancar üretiminde yeterli üretimi yapamazsak şeker açığımız bu kadar olur diyebilecek bir planımız var mı?
Pancarı ekip şeker fabrikasında şeker olana kadar geçecek sürede birçok kişi bundan para kazanacak. Çiftçisi, çapa yapanı, kısaca ekeni, biçeni, nakliye yapanı, yükleyeni, indireni herkes. Yaptığı bu işten para kazandığı zamanda bu parayı harcayarak çevresindeki esnaf kazanacak
Pancar şeker olduktan sonra da kazanacak tabi ki. Fakat ithal edilen şekerde yalnız bazı kişiler kazanacak. Önce benim çevrem kazanmalı. İthal edilen şekerden gümrük vergisi alınmıyorsa, kendi çiftçimize de bazı kolaylıklar sağlanabilir. Hatta daha fazlası sağlanmalı. Neden mi?
“Çalışmadan, yorulmadan ve üretmeden rahat yaşamak isteyen toplumlar; evvela hasiyetlerini, sonra hürriyetlerini daha sonra da istiklal ve istikballerini kaybetmeye mahkumdurlar.” Mustafa Kemal Atatürk.
Bu yazıyı hazırlarken Sinan Meydan’ın Anahtar isimli kitabından yararlandım. Özellikle Sümerbank ile ilgili konularda. Bu kitabın önsözünde yazan şu cümlelerle de noktalamak istiyorum.
“Her insan doğuştan bir altın anahtara sahiptir. Kullanıldığında neredeyse her kapıyı açan bu anahtarın adı, akıldır. Tarih boyunca bu altın anahtarı iyi kullanan toplumlar ilerlemiş, kullanamayanlar geri kalmıştır.”
Bir düşünün bakalım, geçmişten günümüze bizde bu altın anahtar kimler tarafından iyi, ya da kötü kullanılmış.
Mustafa Gürleyen (12.06.2022)