Sevgili dostlar, bir arkadaş yazma demiş. Hatta yazdıklarımın yasal olmadığını ima etmiş. Daha önceki yıllarda da sen kimsin, senin çapın ne diyenler olmuştu. Ben yine de yazacağım.
Demokratik bir ülkede yaşıyoruz. Demokrasi ile yönetiliyoruz. Demokrasi özgürlük demektir. Fakat sınırsız özgürlük demek değildir. Senin özgürlüğünün başladığı yerde benim özgürlüğüm, benim özgürlüğümün başladığı yerde senin özgürlüğün biter. Bana yazma demekle özgürlük sınırını aştığınızın farkında değilsiniz her halde.
Özgürlüğü çiğnenen yasal yollara başvurabilir. Adalete güvenip güvenmemek te sizin bileceğiniz iş. Ben yazmaya devam edeceğim. Yazdıklarım yasal değilse hiç durma.
Yazdığım yazılarda mümkün olduğu kadar suya sabuna dokunmadan yazmaya çalışıyorum ama suya sabuna dokunmadan da olmuyor ki. Hayat pahalılığından bahsetmeyelim mi?
Bu yılın Nisan ayında maaşım ile 5 kiloluk undan 106 adet alabiliyordum. Zamlı maaşım ile de 116 adet alabiliyorum. Bu alım gücüm bana tekrar zam yapılana kadar devam etmesi lazım. Maalesef devam etmez. İyi yönetilmiyoruz, gelir dağılımında adaletsizlik var, yarın neye ne kadar zam gelecek belli değil demeyelim mi?
Asgari ücretin açıklandığı gün, vatandaş daha zammı almadan aldığımız damacana suya %15 zam yapıldı. Fazla uzatmadan kısaca söyleyeyim. Bu günlerde iğneden ipliğe her şeye zam geliyor. Ücretli çalışanın, emeklinin alım gücü pat diye düşüyor. Böyle düşme ile de kol kanat kırılıyor. Acılar içinde kıvransak da susalım mı?
Torunlara harçlık veremediğimiz için köşe bucak kaçan biz emeklilerin halini yazmayalım mı? Emekli olduğum için emeklinin durumunu tahmin etmeye çalıştım. Gerçi halkın çoğunluğunun durumu aynı, pazardan gelenlerin çantaları her şeyi anlatıyor. Başımızdakiler bunu anlamıyor. Anlayın artık bizi, yoksa bizi anlayanları bulmak zorundayız demeyelim mi?
Olsaydı kurban bayramında daha fazla hayvan satılırdı demiş bir yöneticimiz. Koskoca yalan. Geçtiğimiz yıllara göre büyük şehirlere daha az hayvan gelmesine rağmen satılmayan kurbanlıklar varmış. Geçtiğimiz yıllarla karşılaştırdığımda, alım gücü düştüğü için benim çevremde en az üç dört kişi var kurnan kesmeyen. Bunları da mı yazmayalım?
Bu kadar karamsar olma diyenlerin sesini duyar gibiyim. İğneden ipliğe her şeye zam geldi. Gelmeye de devam ediyor dedimse zam gelmeyen de var.
Marketlerde, birçok alanda kullandığımız plastik poşetler 2019 yılında ücretli oldu. O günden bu yana bu poşetlere zam gelmedi. Amaç neydi de poşetler paralı oldu? Kime fayda sağladı bilen var mı?
O paralı satılan poşetlerin içine koyduklarımıza ödeyeceğimiz ücreti öğrenince poşetlere niye ücret ödüyoruz diye sormak aklımıza bile gelmiyor.
Bir kez daha soruyorum. Bu poşetler niye ücretli? Ücretli yapmaktaki amaç neydi ve amacına ulaşıldı mı?
Geçenlerde bir kilo kadar bir peyniri ikiye böldürüp aldım. İkisini de ayrı ayrı naylon torbaya konduktan sonra biri başka bir naylon tornaya daha konarak vakumlandı. Böylece ücret ödediğimiz poşetin üç katı poşet harcanmış oldu. Bu kadar naylon israfı varken yalnız market poşetleri niye ücretli diye sormayalım, yazmayalım mı?
Esasında zam gelmeyen yalnız market poşetleri değil maaşlara da zam gelmiyor. Zam yapmış gibi yapıyorlar. Kasım 2015 yılında emekli maaşı ile 545 dolar alabilen bir emekli bugün ki maaşı ile 355 dolar alabiliyor. Bırakın gıdayı, samanı bile yurt dışından aldığımıza göre, bunlarda dolar ile alındığı için alım gücümüz dolara bağlı demektir. Bu durumda bırakın zam almayı, alım gücümüz büyük oranda düşmüş oluyor. Allah razı olsun çok iyi yönetiyorsunuz mu diyelim.
Dolar ile mi maaş alıyorsun diye sorabilirsiniz. Çünkü daha önce sormuşlardı. Fakat daha sonra ‘’at izi it izine karıştı’’ diyerek görevi bırakıp gittiler. Bizlerin bırakıp gidecek yerimiz de yok. Bu hesapları yapmak, sorgulamak, yazmak yasa dışı mı oluyor şimdi. Yasa dışılık bunun neresinde?
Geçen yıl ile bu yıl arasında, toz şeker, ekmek, salça, çiçek yağı, beyaz peynir, zeytin, çay gibi birçok gıdaya ortalama %180 ile 200 civarında zam geldiği için alım gücümüz düştü. İyi beslenemiyoruz, çocuklarımızı iyi besleyemiyoruz demeyelim de susalım mı?
Bugün alım gücün iyi olabilir. Yarını da düşünerek, çocuklarının torunlarının, kısaca bu ülkede yaşayan tüm insanların durumunu düşünerek yapılanlara doğru, ya da yanlış diyebilmeliyiz. Bunu siyasiler söyler. Ben siyaset ile ilgilenmiyorum diyenler, zamanında bile yapılsa, daha öncede yapılabilir, seçim yaklaşıyor. Oy kullanacak, o siyasilerden birine oyunu vereceksin. Buda bir siyaset. Sende siyasetçisin. Hiç bir şey yapamıyorsan bile yalan konuşan siyasetçi olma. Sende belirli bir zümreyi değil, geneli düşünen siyasetçiyi seç.
Saygı değer dostlar, kusura bakmayın oradan buradan yazıyım derken sizlerin de zamanını aldım. İnşallah bir kelimelik bile faydalı olabilmişimdir.
Saygılar…
Mustafa Gürleyen
10.08.2022