CHP Sözcüsü Faik Öztrak, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun İYİ Parti İstanbul İl Kongresi’nde konuşma yapmasına ve kongreye katılmasına ilişkin ” Eğer AK Parti davet ederse, büyükşehir, ilçe belediye başkanlarımız AKP kongrelerine katılabilir” dedi.
Peki, AKP, CHP’li Büyükşehir, ilçe belediye başkanlarını kongrelerine davet eder mi?
Bence neden etmesin ki?
Çünkü, seçilen belediye başkanlarının partisi olmaz. Dikkat ederseniz eskiden beri belediye başkanları parti rozetlerini belediye başkanı mazbatalarını aldıkları gün çıkartarak Türk Bayrağı rozeti takmıyorlar mı?
Seçilen belediye başkanları, partisine ve kendisine oy veren, vermeyenlerin de belediye başkanıdır. Siyasi görüşü, dini inancı, fakir, zengin ayırımı yapmadan hizmet etmesi bir gelenek değildir. İnsani, dini, demokratik medeni kural değilmidir?
AKP’nin, CHP ve muhalif seçilmiş belediye başkanlarını parti kongrelerine davet emesi, kongre de bir kısa konuşma yaptırılması, CHP’yi değil AKP’yi yüceltmez mi?
Demokrasinin, Müslüman, Türk ve insan olmanın gereği de bu değil midir?
Bu bağlamda, Türkiye’de legal bütün siyasi partilerin Türkiye’nin yarınları için yeni bir beyaz sayfa açma zamanı gelmedi mi?
Peki, bütün siyasi parti liderleri, parti yöneticileri “Söz konusu vatan ise gerisi teferruattır” demezler mi?
21’nci yüz yıldayız, siyasilerin bir birilerine ağza alınmayacak küfürler, hakaretler, yalanlar, iftiralar
Türkiye’ye Türk insanına yakışıyor mu?
Siyasilerin, söylemleri, icraatları ile gençlere örnek olması gerekmez mi?
Siyasiler meydanlarda ve televizyon programlarında bir birilerine yaptıkları karamalarla oy devşireceklerini zannediyorlarsa yanılıyorlar. Bıktık artık bu kısır tartışmalardan. Çocukların mahalle kavgalarına benzemiyor mu?
Siyasileri ve partililer bilsinler ki, günümüz iletişim çağı, GOOGLE arama motorlarına girildiğinde hangi siyasetçinin yalan, kimin doğru söylediğini anında öğrenebiliyor.
Ayrıca, yazılı ve görsel medyanın yüzde 95’ini ele geçirmekle güç elde ettiklerini zannedenler de yanılıyor. Sosyal medyadan insanlar yeterince bilgi edinebiliyor.
Bu durumda, bana göre, Türkiye’deki siyasiler iletişim çağının çok gerisinde kalmışlar.
Siyasi iktidar, iktidarlığını, muhalefette muhalefetliğini bilmelidir.
Siyasi partiler, vatandaşlara seçim dönemlerinde, yalansız, milletin aklıyla oynamayacak vaatlerinde bulunacakken, insanlar arasında neden bu ayrıştırma?
İktidarın, benim dediğim kayıtsız, şartsız doğrudur anlayışı yerine neden bir türlü Türkiye’nin yarınları için uzlaşamazlar?
Muhalefetin, TBMM’ye verdiği binlerce önerge iktidar milletvekilleri tarafından reddediliyor ya da gündeme bile alınmıyor. Muhalefetin TBMM’ye verdiği önergeler arasında ülkenin yararına lehte hiçbir madde yok mudur.
Bu inatlaşma nereye kadar devam edecek?
Ey, siyasiler vatandaş aç, yoksul,işsiz, 85 milyon Türkiye’nin 35 milyonu icralık, emeklisi, asgari ücretlisi kan ağlarken, vatandaş “Hadımım diyor, sizler çocuklar nasıl” diyorsunuz.
İktidarı, muhalefeti, yeni bir beyaz sayfa açarak, ülke ekonomisini nasıl düzeltiriz. Türkiye’yi gelişmiş ülkeler ekonomik refah seviyesine getirmenin planlarını yapmaları gerekirken, sizler kendi lüks, şatavatlı dünyanızda gününüzü gün ediyorsunuz demezler mi?
Ülkenin bugün ve yarınlardaki geleceği için uzlaşmak bu kadar çok mu zor?
Bu benim acizane dileğime siyasi parti, ideoloji ayırımı yapmaksızın , umarım bütün saygı değer okuyucularım katılır.