Kahramanmaraş'ta gün içinde art arda gerçekleşen 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki depremlerin ardından geçen yedi günde toplam 2 binin üzerinde artçı deprem meydana geldi. Depremin etkilediği, on ilin bulunduğu bölge durmadan sallanıyor. Uzmanlar bir yıl boyunca artçı depremlerin süreceğini ileri sürüyor.
Ateş düştüğü yeri yaksa da millet olarak kahrolduk. Acımız büyük, üzüntümüz derin. Milyonlarca insanımızın etkilendiği, yakınlarını, evlerini, işyerlerini, işlerini kaybettiği böylesi bir afet yakın tarihimizde Erzincan ve Marmara depremi hariç ne görüldü, ne işitildi, ne de yaşandı.
Depremler Gaziantep'in İslahiye ilçesinde aralarında 100 metreden fazla mesafe olan iki büyük dağı birbiriyle birleştirmiş. Dağlardan kopan dev kaya parçaları aradan geçen karayolunu ulaşıma kapatmış. Âdeta yer yerinden oynamış; yerin altı üste gelmiş. Öyle bir felaket ki dağlar, tarlalar yarıldı, kayalar çatladı, derin çukurlar oluştu. Şehirlerde doğalgaz, su boruları patladı, elektrik direkleri yıkıldı. Elektrik, su, doğalgaz yok. Cep telefonları çekmiyor, internet çalışmıyor.
Depremden etkilenen vatandaşlarımızın ilk önce acil müdahaleye, enkazın altında kalan eşi, çocuğu, annesi ve babasının kurtarılmaya, ambulansa, hastaneye, barınmak için çadıra, açlığının ve susuzluğunun giderilmesi için gıda yardımına ihtiyacı vardı. Vatandaşlar arama kurtarma, sağlık, AFAD ve Türk Kızılay ekiplerini yanında görmek istedi, hem de hemen!
Sürecin sağlıklı yürütülmesinde ilk anlarda güçlüklerle karşılaşıldı. Herkesi memnun edecek bir koordinasyon sağlanamadı maalesef. Acil müdahalede, ilk yardımda, arama kurtarmada aksamalar oldu. Tabi bunlarında mazeretleri yok değil.
İletişim hatları kesilmiş, resmi kurumların, belediyelerin binaları yıkılmış, acil müdahale ekipleri arasında bulunan görevlilerin kendileri, kendileri olmasa da eşi, çocuğu, yakınları göçük altında kalmış. Herkeste, her yerde bir panik, bir telaş, bir korku, bir koşuşturma. Televizyon kanalarının canlı yayınlarında izledik hepimiz; yardım çığlıklarının arkası kesilmedi.
Evet, iyiden sarsıldık! Yıkılan evlerimiz, işyerlerimiz, enkaz altında kalan vatandaşlarımız oldu. Sevdiklerimizi, yakınlarımızı kaybettik, fakat düşmeyeceğiz. Şartlar ne kadar ağır olursa olsun duracağız ayakta.
Şükürler olsun Devletimizde, milletimizde güçlü ve dimdik ayakta. Ülkemizin her bir yanında seferberlik var. Devletimiz milli birlik ve beraberlik ruhuyla kenetlenmiş milletiyle omuz omuza. Milletçe bir olduk, beraber olduk. Elbirliğiyle bu enkazı en kısa zamanda kaldıracağımıza inanıyorum.
Hükümetin ve muhalefetin mevcut durum ve gelecekte yapılması gerekenlerle alakalı farklı görüşlerde olmaları anlaşılabilir bir hâldir. İkaz, uyarı, tavsiye gibi farklı görüşlerin de bu süreçte mümkün olduğunca dinlenmesi ve dikkate alınması gerekir. Sürekli eksiklere vurgu yaparak iktidarı eleştirmenin de bu aşamada doğru bir yaklaşım olmadığını düşüyorum.
Elbet hangi iş olursa olsun ihmali olanların ortaya çıkarılması ve gerekli yaptırımlara tabi tutulmalarının da zamanı gelecektir. Ancak bugün o gün değildir.
Bazı medya ve sosyal iletişim hesapları üzerinden "Nerede Bu Devlet", " Devlet enkaz altında kaldı", "Devlet yok" gibi özünde devlet, vatan, bayrak ve millet düşmanlığı yatan görsel ve işitsel yayınlar ve paylaşımlar yapanların ülkemize de, milletimize de zarar verdiği bilinmelidir.
Devlet, gündüz gece demeden ülkemizin dört bir yanında, her zaman ve her yerde milletimizin yanındadır. Güçlü olduğu kadar, merhametli ve şefkatlidir de. Depremin meydana geldiği andan itibaren tüm birimleri ve görevlileriyle beraber sahadadır.
Aziz ve kahraman milletimizle omuz omuza vererek enkaz altında kalan vatandaşlarımızı sağ olarak kurtarmanın, derin yaraları süratle sarmanın derdindedir.
Devletimizi yıpratmanın, Hükümete karşı okları çevirmenin, Ordumuzu, Polisimizi zaaf içerisindeymiş gibi göstermenin kimseye faydası olmadığı gibi bu yaklaşımlar organize kötülüğün ta kendisidir.
Hamdolsun Devletimiz de, Hükümet de, Türk Silahlı Kuvvetleri’miz de (TSK), Emniyet güçlerimiz de, Sağlık ekiplerimiz de, AFAD da, Türk Kızılay da velhasıl tüm kurum ve kuruluşlarımız da vardır, ayaktadır, görevlerinin başındadır.
Depremlerde zarar gören bölgeyi yeniden inşa edecek, mağdur vatandaşlarımızın yaralarını en kısa sürede saracak inanç, azim, kararlılık ve güçtedir.
Bundan kimsenin endişesi olmasın!