Dün akşam iktidara yakın televizyonlarının ortak yayınında asrın felaketi Kahramanmaraş depremzedelerine yardım kampanyasında hayırsever vatandaşlar yardımlar için bir birleri ile yarıştılar. Türk milletine de bu yakışırdı.
Gecenin geç saatlerine kadar, televizyonlardan bağış yapan hayır severleri, özellikle kumbaralarını kırarak, köylerdeki vatandaşlarımızın bağışları beni duygulandırdı.
Döviz rezervi eksilerde. Araplardan para isteyen, Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası’nın milletin parasını bağışta bulunması beni hayretler içerisinde bıraktı. Merkez Bankası’nın bağışladığı o para zaten milletin değil mi?.. Ayrıca, Merkez Bankası mevduat bankası değildir. Kimin parasını, kime bağışlıyor?
Bağış, kişisel varlıktan yapılır. Kamunun varlığından değil.
Millettin parasını bağış yapan, 5-10 maaş, kamu banka ve kuruluşlarında huzur hakkı alan bürokratların sanki ceplerinde akrep var gibi neden bağış yapmadılar diye sormak benim hakkım değil mi?
Un milletin, ün kamu ve banka yöneticilerinin!
Sözüm ona depremzedelere bağışta bulunarak hayır ve depremzedelerin yanındayız mesajını verdiler öyle mi?
Türkiye Varlık Fonu bünyesindeki zarar eden şirketler 50 milyar 500 milyon lira bağış yapıyor. O fon da hükümetin kontrolünde değil mi?
Sanki millet bu bağış rakamlarının gerçekçi olmadığını bilmiyor mu? İnsanları enayi yerine koymak değil de nedir?
Yayın sonunda toplanan bağış 115 milyar 146 milyon 528 bin lira olarak açıklandı.
Saatlerce toplanan yardım yaklaşık 6 milyar dolar.
Gerçek bağış, çocukların kumbarasını kırarak yaptıkları bağış ile SMS ile yapılandır.
Hesap ortada, Merkez Bankası, kamu bankalarının, iktidardan sürekli devlet ihalesi alanların bağışları sağ cebinden, sol cebine koymaktır.
Dün akşam 3 milyar lira bağışta bulunan Cengiz Holding, aradan 24 saat geçmeden devletten 3 milyar lira teşviki aldı.
Sözüm ona Cengiz Holding bağış yaptı.
Kaz gelen yerden tavuk esirgenmez misali.
Ziraat Bankası’ndan aldığı 800 milyon dolar borcu ödemeyen Demirören, 50 milyon lira bağışta bulunuyor!
Ortak yayındaki, kamu bankalarının, iktidara yakın iş adamlarının bağışları neden vatandaşın cebinden çıktı?
Hazine garantili Yap-İşlet Devret sistemi ile yapılan vatandaşın geçmediği köprü, tünel, köprülere ödediği paralardır.
15 Temmuz şehitleri için yapılan bağış kampanyasındaki paralar hala daha sahiplerine ulaşmadı ve ne olduğu da belli değil?
Hesabı verilmeyen, ne olduğu bilinmeyen bağış kampanyalarına vatandaş nasıl güvensin?
Kılıçdaroğlu, dün akşam bağışta bulunan “Beşli” çeteye; “Bu akşamki bağış performansınız gözlerimi yaşarttı. Yaptığınız bağışların dekontlarını saklayın; yurtdışına kaçırdığınız 418 milyar dolarlık borcunuzdan düşeceğim” açıklaması ise düşündürücü.
İnsanlar, AFAD’a nasıl güvensin ki?
Sayıştay raporuna göre muhasebe kaydı tutulmayan kuruluşmuş! Demek ki; kaç para giriyor kaç para nereye harcanıyor, alınan malzemeler ne oluyor belli değilmiş!
Diğer bir asırdan fazla mazisi olan hayır kurumumuz Kızılay;
İlk önce, “Türk Kızılayı” ismini kaldırdılar. Daha sonra içini boşaltarak işlevsiz hale getirdiler. Ensar Vakfı’na 8 milyon dolar bağış yapan Kızılay’a vatandaş nasıl güvensin?
Hiçbir vatandaşın devleti eleştirdiği yok. Her vatandaş iktidardaki hükümeti eleştiriyor. Devlet ile, hükümeti ayırmak zorundayız. Devlet, 85 milyon insanımızdır.
Saygı değer okuyucularım, haklı olarak sürekli olarak iktidara muhalifsin diyebilirsiniz. İlkeli, gerçek gazeteci ve yazar milletin çıkarları doğrultusunda yazan, vatandaşını aldatan hangi iktidar olursa olsun yazandır.