Ulusal Bayramlarımızı bize unutturmaya çalışan bir zihniyet ile karşı karşıyayız. Dünyadan habersiz olan bu zihniyet Atatürk ve Inönü ile de alay ediyorlar.
Gerçek tarihimizi bu alaycı tiplerden değil, tarihçilerden hemde bir değil birden fazla tarihçiden öğrenmek gerekir.
26 Ağustos Büyük Taarruz başladı. ATATÜRK "Ordular ilk hedefiniz Akdeniz'dir" dedi.
30 Ağustos günü gerçekleşen meyden muharebesi ile son vuruş yapıldı.
Bu gibi milli günlerimizi bize unutturmaya çalışılsalarda unutmayacağız, unutturmayacagız.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün önderliğinde kahraman komutanlarımız ve ordumuzun kazandığı 30 Ağustos Zafer Bayramımızın 101 ci yılı kutlu olsun.
Değerli Dostlar, buraya kadar okuduğunuz bölüm 30 Ağustos Zafer Bayramı nedeniyle facebook sayfamda yayınladığım yazıydı. Bu yazıyı beş yüzün üstündeki takipcimden yalnız beş arkadaşım beğenmiş.
Şahsen tanıdığın tanımadığım kişilerden on kadar da kutlama mesajı aldım. O mesajlardan biri aynen şöyle.
"Uçurumun eşiğinde yıkık bir ülkeyi bağımsızlığa ve uygar Türkiye Cumhuriyeti''ne kavuşturan Milli Mücadele''nin büyük Zafer''i kutlu olsun!
Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını saygı ve minnet ile anıyorum." Bu mesaja aynen katılıyorum.
Hiç kimsenin beni pohpohlamasını, yazılarımı ve fikrimi aynen kabul etmesini istemiyorum. Fakat tarihimize, geçmişimize de yanlış yönlerden bakılmasını da istemiyorum.
Kazım Karabekir, Anadolu'dan İstanbul'a döndüğünde göndere çekilmiş İngiliz bayrağı ile karşılanır. Günlüğüne "Tek dağ başı mezar olana kadar uğraşmalı" yazar. Tarih 28 Kasım 1918
Atatürk de 16 Mayıs 1919 'da İstanbul'dan Anadolu'ya gitmek üzereyken tutuklanacağı bilgisini alır ama tutuklanmaz.
Nutuk da bu konuyla ilgili şöyle der. "İstanbul'da iken tutuklamadıklarına göre Karadeniz'de batırılacağımı öğrendim. İstanbul'da kalıp tutuklanmaktansa batıp boğulmayı tercih ettim."
Tarihte bunlar olmuş. Günümüzde neler oluyor?
T.C. kaldırıldı. NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE tabelaları söküldü. ANDIMIZ kaldırıldı. TÜRK ve TÜRKİYE isimleri kaldırılmak isteniyor.
BOP hakkında ne biliyoruz? Seçimlerde oy da kullanan yabancılara ne kadar toprağımız satıldı? Bu vatanı batırmak için neler yapılıyor acaba?
"Saddam... Her şeyi anladığında vakit çok geç olmuştu... Emperyalis ülkeler her zaman tarikatları kullanmışlardır, çünkü o tarikatları kuran yine kendileridir..."
Prof. Dr. Yavuz Kaya bu yazısının devamında o kadar mantıklı sorunlar soruyor ki... Okuyup düşünmek lazım.
Bir emekli öğretmen, on yıl kadar önce Yunan adalarına gezmeye gider. Bir meslektaşı ile tanışır. Yunan öğretmen Türkiye hükümetindeki yöneticileri sevdiğini söyler. Nedenini sorduğunda aldığı cevap bizler için içler acısıdır. Yunan öğretmen, "Türkiye'nin bizim nüfusumuz kadar askeri vardı, şimdiyse yarıya inde, korkmuyoruz" der.
Bundan yüz yıl önce ölümü göze alıp bu vatanı bize yurt yapan komutanlara dua etmemiz gerekirken adları bile anılmıyor. Bizlerde susuyoruz.
Sizlere iki tanede fıkra anlatayım. Günümüz ile bir ilgisi olup olmadığına siz karar verin.
Kurt ile Arkadaş.
Ormanda otlamakta olan boğa inek ve danaının yanlarına bir kurt gelir. Boğaya arkadaş olmayı teklif eder.
Boğa, seninle nasıl arkadaş olabiliriz, sen bizi yersin der.
Kurt, olurmu öyle şey arkadaş arkadaşı yer mı der ve arkadaş olurlar.
Bir süre sonra kurt boğaya gider ben açlıktan öleceğim. Arkadaşının ölmesini istemesin her halde danayı ver de yiyeyim der. Boğa kabul eder. Bir süre sonra ineği aynı şekilde ister ve yer. Sıra boğaya gelir. Boğa ben bu hatayı danayı sana verdiğim zaman yaptım der ama iş işten geçmiştir.
Üç Sarhoş
Üç sarhoş bir ticari taksiyi durdur ve taksiye binerler. Şoför nereye gideceklerini sorar ve aldığı cevaplardan sonra taksiyi olduğu yerde bir müddet çalıştırır. Geldik beyler der.
İlk inen çıkarır istenilen parayı verir. Ikinci inen teşekkür eder. Üçüncü yolcu şoförün enseye bir tokat patlatır. Şoför eyvah bu anladı herhalde der içinden ama yinede sorar.
Ne yaptık abi niye vuruyorsun der demez. Aldığı cevap. Niye bu kadar hızlı gidiyorsun. Neredeyse bizi öldürecektin olur. Bir çok konuda yerinde saydığımız, hatta yıllar öncesine geri gittiğimiz halde çok iyi yerlerde zannediyoruz. Hatta sarhoş yolcular gibi alkışlıyoruz. Ne zaman uyanacağız acaba? Ne zaman ölümü göze alıp bu vatanı kuran komutanlarımız gibi olacağız.
Hangi konuda çok iyi durumdayız? Bence ödediğimiz vergilerin karşılığını alamıyoruz bir vatandaş olarak. Dün yapılan, çok iyi olduğu söylenen bir hastaneyi bugün sel bastı. En küçük bir afette bile iban numarası verip yardım isteniyor.
En ufak bir eleştiride ise bayrak inmez, ezan dinmez diyerek kandırıyorlar. Çok geriye gitmeye gerek yok. Daha dün darbe yapmaya kalkışan, darbecilerin başı gerçek dindar olsaydı Amerika'ya değil islami bir ülkeye giderdi.
Hala uyanamadık. Atatürk ve arkadaşlarının bu vatanı kurtarıp Cumhuriyeti kurmasıyla hesaplarımız yarım yüz yıl ertelendi diyenlerle dost olmaya çalışıyoruz. Atalarımız, ayı derisindden post, eski düşmandan dost olmaz derlerdi. Her şey anlaşıldığında iş işten geçmiş olmasın.
Mustafa Gürleyen (15.09.2023)