Çıkarılan her iki yönetmeliğin doğal sonucu yeni bir sınav sistemidir. Mevcut yapıyla (baraj altı ortalamalarla) ve getirilen yeni ölçme değerlendirme sistemiyle mevcut LGS hatta YKS sürdürülebilir olmaktan çıkmıştır.
Milli Eğitim Bakanlığı, ölçme değerlendirme sistemine ilişkin radikal değişiklikler yapıyor. 9 Eylül 2023 tarihinde ilk kez Ölçme Değerlendirme Yönetmeliği yayımlamıştı. 14 Ekim Cumartesi günü de Resmi Gazete’de Millî Eğitim Bakanlığı Okul Öncesi Eğitim ve İlköğretim Kurumları Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik yayımlandı. Öncelikle ölçme değerlendirme gibi bir bilimin ve uzmanlık alanın bakanlıkça hatırlanması güzel oldu. Dileğimiz, eğitim bilimlerinin diğer uzmanlık alanlarının da hatırlanır ve uygulanır olmasıdır. Çıkarılan Yönetmeliklerin eleştirilecek yönleri elbette var ama sonuçları görüldüğünde bu düzenlemelerin ne anlama geldiği daha iyi anlaşılacak diye düşünüyorum. Yıl sonunda okullarda velilerle öğretmenler arasında tartışmaların yaşanması olası gibi.
Çıkarılan yönetmelikle ders geçme sisteminde değişiklikler yapıldı. Buna göre “Bir üst sınıfa devam etmek için öğrencinin iki dönem puanının aritmetik ortalaması Türkçe dersi için 70,00’dan, diğer dersler için 50,00’dan az olamaz” denilmiştir. Yani Türkçe dersi anahtar ders olmuş ve sınıf geçmek için en az 70 puan alınması şartı getirilmiş, “Türkçe dersinden 0-69,99 puanlar başarısız, 70,00 ve üzeri puanlar başarılı olarak değerlendirilir” şeklinde hüküm getirilmiştir.
İlke olarak çocuklarımızın ana dilini iyi öğrenmesi ve kullanması adına olumlu bir yaklaşımdır. Ancak bakanlığın yaptığı, neredeyse 8. sınıf öğrencilerinin tümüne yakının girdiği Lise Giriş Sınavı sonuçları itibariyle bu durumu irdelemek gerekir. Son 6 yılda yapılan Lise Giriş Sınavı net ortalamalarına baktığımızda durumun hiç de iç açıcı bir noktada olmadığını görebiliriz.
1 milyonun üzerinde öğrencinin girdiği Lise Giriş Sınavı net ortalamaları bu şekilde gerçekleşmiştir. Bu net ortalamalarının ortaokul ders geçme sistemindeki puan karşılıkları ise şu şekildedir:
Sınavın 100’lük not sistemindeki, karşılığına göre Türkçe dersinde 70 barajı geçilemiyor. İşin ilginç tarafı yeni yönetmelikte 50 olan diğer ders ortalamalarının şartları Matematikte hiç sağlanmıyor, Fen Bilimleri ve İngilizce 50 puan sınırlarında (altında-üstünde). Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi ile İnkılap Tarihi derslerinde 50 barajı aşılabiliyor. Yani öğrencilerimiz Türkçe dersinden baraja takıldığından sınıf geçemiyor, diğer ders ortalamaları 50’yi aşamadığı için muhtemelen sınıfta kalıyor (diğer dersler dahil edilmeden). Buna karşın mezun olmaması gereken öğrenciler LGS kazanabilir ve bir üst kademe olan Ortaöğretime devam edebilir durumdalar. Açıkçası öğrenemediği-öğretemediğimiz ana dilinin gereklerini başaramayanların bir üst kademe eğitim almasında sakınca görülmemiş bunca yıldır.
Bu tabloların diğer bir sonucu da eğitim sistemimizin sınav garabeti. Bakanlık öğretemediği soruları ısrarla çocuklarımız ve aileleri için hayati önem taşıyan sınavlarda soruyor. Şöyle ki uluslararası sınavlardaki (PİSA ve TİMSS) başarısızlık hikayemizi ortadan kaldırma adına o sınavlardaki soru tiplerini, ‘beceri temelli soru-yeni nesil soru’ adı altında LGS ve YKS’de soruyor. Ancak bu tipte bir yazılı ölçme değerIendirme yapılmıyor, bu tipte sorular öğretilmiyor. Dolayısıyla bu açığı da dershaneler kapatmaya çalışıyor ve dershaneler halen eğitim sistemimizde odak olabiliyor.
Çıkarılan her iki yönetmeliğin doğal sonucu yeni bir sınav sistemidir. Mevcut yapıyla (baraj altı ortalamalarla) ve getirilen yeni ölçme değerlendirme sistemiyle mevcut LGS hatta YKS sürdürülebilir olmaktan çıkmıştır. Daha önce denenen TEOG (Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş) benzeri yapının ayak izleri görülmektedir. Etkin bir ölçme değerlendirme sistemiyle yeni bir sistem kurulmalıdır.