Yeniden Refah Partisi (YRP) Genel Başkanı Sn. Fatih Erbakan 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı münasibetiyle Türkiye Büyük Millet Meclisi'ndeki (TBMM) resepsiyona katılmış.
31 Mart yerel seçimleri sonrasında ortalıkta pek görünmüyordu.
TBMM'nde gazetecilerin kendisine yönelttiği "Şu an Cumhur İttifakı'nda mısınız?" sorusuna şöyle cevap vermiş:
"Değiliz her halde, onların söylediğine göre..."
Gazetecilerin devamında partisinin yerel seçimlerde AK Parti'ye kaybettirip kaybettirmediğinin sorulması üzerine de "Hiçbir ilde biz kaybettirmedik. Özellikle ben de baktım. Aradaki puan farkı bizim oyumuzun çok daha üzerinde. Hatta bazı yerlerde MHP, AK Parti'ye kaybettirmiş oldu. Mesela Yozgat'ta, Adıyaman'da, Kilis'te... Ama bizim hiçbir yerde öyle bir etkimiz olmadı." şeklinde konuşmuş.
Seçimlerin ardından kaybeden partinin de kazanan partinin de durum değerlendirmesi yapması işin doğasında var.
Bu değerlendirmenin doğru olduğu kabul edilse bile işin asılının hiçte öyle olmadığı çıplak gözle görülebilmektedir.
Sn. Erbakan'ın partisi YRP, ülke genelinde pek çok şehirde AK Parti'ye hem oy kaybettirdi, hem de belediye.
Gerçi ekonominin bu sonuçların ortaya çıkmasında çok büyük etkisi oldu.
Yıllardır AK Parti'ye oy veren seçmenin bir kısmı öfkesinin tesiri altında kaldığından YRP'ne, bir kısmı da Milliyetçi Hareket Partisi'ne (MHP) oy verdi. İlk defa oy kullanan gençlerin çoğunun da özellikle büyükşehirlerde Cumhuriyet Halk Partisi'ne (CHP) oy verdiği bilinmeli...
Kurulduğu yıldan bu yana girdiği her seçimde seçmenden birinin oyunu alabilme başarısını göstermiş bir partiydi AK Parti. Son iki seçimde de oy kaybetti. Günümüzde bu sayı 3/1 düşmüş.
AK Parti yöneticileri ve temsilcileri için üzüntü verici bir sonuç bu durum.
Seçimler er meydanına benzer...
İktidar olan “üste çıktım!” diye, muhalefete düşen de “altta kaldım!” diye üzülmeyecek.
İktidarda olanın bu düşüşünü, yani seçimden yenilgiyle çıkmasını ekonomik sıkıntılara, yüksek enflasyona, hayat pahalılığına, fahiş konut-kira artışına, emekli maaşlarının azlığına, 3600 ek göstergenin verilmemesine bağlıyorlar ki bizim de görüşümüz bu yönde biliyorsunuz.
Yaşadığımız ağır ekonomik şartlarda geçim sıkıntısı hat safhada. Herşey ateş pahası...
Seçmenin verdiği mesajı almazlar, "Biz nerede yanlış yaptık, bu budurumu nasıl düzeltebiliriz" demedikleri sürüce gelecekte AK Parti ve muhtemel adayı, önceki seçimlerdeki kadar şanslı olmayabilir.
1989 Nisan’ında yapılan yerel seçimlerde Özal’ın Anavatan Partisi’nin adayı olan Bedrettin Dalan’ın İstanbul seçimini kaybetmesi üzerine ANAP’ın düşüş sürecinin başladığını benim yaşımdakiler kolay hatırlarlar.
ANAP bu yenilgiden sonra bir daha toparlanamadı. Toparlanamamasının en büyük eksiliği; ders alıp gereğini yapmamasıdır.
Bundan sonra yapılacak bellidir: Eldeki veriler değerlendirilip zaman kaybetmeden harekete geçip yola revan olmaktır.
Aksi durumda, Mehmet Metiner, Tayyar Şafak, Serdar Arseven gibi değerli gazetecilerin özeleştirileri ve tavsiyesi olan "94 ruhu" ya da "fabrika ayarları" na dönme de kurtarmayacaktır.
Çünkü seçmenin ihtiyaçları ve beklentileri değişti.
Öncelik ekonomide krizin artık son bulması. Gelir-gider dengesinin yeniden tesis edilmesidir.
Bakın, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ekonomideki kötü gidişatı düzeltmek, mevcut tabloyu tersine çevirmek için göreve yeniden getirildiği günden günümüze kadar gündüz gece demeden çalışıyor, toplantıdan toplantıya koşuyor. Batılı ülkelerde dolaşıp duruyor.
Peki para bulmak yeterli mi? Tabi ki bi' başına yeterli değil. Gelen para ülkemizde yatırıma gelmeli. İstihdamı, üretimi, ihracatı ve ticareti arttırmalı.
Öte yandan kamudaki harcamalar tez elden disiplin altına alınmalı, topyekün tasarrufa geçilmeli, israf önlenmelidir.